Güneşin çizdiği yayı takip edin
Sevdiklerim, geçmişten yana pişmanlık duymanın hiç gereği yoktur. Pişmanlık endişe etmek gibidir, tek farkı geçmişe yönelik olmasıdır. Gelecek için de, bugün için de endişe etmenizin gereği yoktur. Her ne olursa olsun endişenin hiç gereği yoktur. Fakat endişe fikri nasıl da kökleşmiştir! Belki de onun bir gereksinim, vazgeçilmez bir demirbaş olduğunu düşünmüştünüz ya da onsuz yapamayacağınız sadık bir dost addettmiştiniz endişe fikrini.
Endişeyi içinizdeki bir dikene benzetiyorum Ben. Hep aklınızdadır o. Bu endişe dikeni dikkatinizi hep kendi üstünde tutar. Onu küçük bir endişe olarak da tanımlayabilirsiniz fakat, bu dikene ve hatta onun küçüçük bir kıymığına dahi ihtiyacınız var mıdır gerçekten? Dikenin geldiği yerin sizin kendi probleminiz olduğunu düşünebilirsiniz ama, hala o dikeni etinize saplı olarak bırakmanız mı gerekir acaba? Onu oradan çıkarmayan sizsinizdir. Dikenlerin çıkarılması gerekir, endişenin de elbet.
Endişelerden arınmış bir dünyada yaşamak nasıl olurdu bir düşünün. Böylelikle korku da kaidesinden nasıl devrilirdi, bir düşünün. Artık beslenemeyeceği için o da kalıcı olmaz ve çekip giderdi. Başka konulara aktarılmak üzere ortaya çıkacak olan enerji miktarını bir düşünün. Endişe, uçarak camdan çıkıp gitse hayatınızdaki boşluğu nasıl doldururdunuz acaba? Ve eğer onun geri gelmesi gerekseydi şayet ve camdan başını uzatsaydı size, ona dil çıkarıp mutlu hayatınıza devam etmez miydiniz? Endişeye hiçbir şey borçlu olmadığınızı bilir ve onun içeri girmesine izin vermezdiniz.
Endişe, korkudan başka beraberinde ne götürebilirdi ki? Anksiyete, ürküntü, asabiyet, depresyon ve umutsuzluk da onunla beraber firar halinde olurdu elbet. Endişe bayağı kalabalık bir grupla dostluk halindedir ne de olsa.
Endişenin gitmesiyle beraber neşe girerdi içeri, memnuniyet, keyif, huzur, barış, bilgelik ve eğlence elbet. Endişe hiç ama hiç eğlenceli değildir ne de olsa.
Endişeden muaf bir hayat, sıcaklığı da belirli bir seviyede tutardı. Isınmak için yorganlara, battaniyelere ihtiyacınız olmazdı. Sizi serinletmesi için vantilatörlere ihtiyacınız olmazdı. Endişenin çekip gitmesiyle beraber şu andan itibaren böylesi bir ılıman atmosferde olacaksınız işte. Bunun dünya için ne anlama geldiğini düşünün bir. Endişeden arınmış bir dünya şimdiye kadar kafa yormak zorunda kaldığı şeyleri düşünmek zorunda kalmayacaktır artık. Hiçkimse savaşı düşünmeyecektir. Kimse savaşı kaybetme olasılığını düşünmeyecektir. Sınırlar mazide kalacaktır. Endişe olmaksızın kim kayıp ya da mahrumiyet fikrini aklına getirir ki? Bolluk bereket yüzeye çıkar bu durumda. Sevgi lokomotif olur.
Gelin bu günü “Endişe Yok” günü ilan edelim. Ne hoştur endişeden özgür olmak. Ne hoştur caddelerde dansedip, yüreklerde şarkılar söylemek. Selam olsun tüm bu kutlamalara. Selam olsun bu Uluslararası Huzur ve Neşe gününe. Selam olsun kutlamaların tüm katılımcılarına. Balonlara ve Birleşmiş Dünyanın bayrağına selam olsun, sonsuza kadar dalgalansın o. Endişenin ortadan kalkışı kutlu olsun. Sevginin dört-köşe olarak geri dönüşü kutlu olsun. Kahkahalara selam olsun. Hain kurt öldü artık ve sevinç ilan edildi.
Bugünü endişeden muaf kılmanın ne gibi bir bedeli olabilir ki? Yapmanız gereken tek şey güneşe doğru bakmaktır. Güneşin çizdiği yayı takip edin. Onunla buluşmak üzere yükselin. Güneşe meftun olun. Ona doğru tırmanın. Onun üzerinde yol alın. Bir plaj topu gibi kollarınızda tutun onu. Sektirin. Bir okyanus haline getirin. Bu okyanus-güneşin tam ortasına yüzün ve ait olduğunuz yerin burası olduğunu bilin. Burası kalbinizin bulunduğu yerdir. Burası dünyaya derman olacağınız yerdir. Burası sizin dans pistinizdir. Burası sevgi adına düzenlenen partinin yapıldığı yerdir. Burası kimsenin hariç tutulmadığı bir yerdir. Burası Cenettir canlarım. Benim bulunduğum yerdir burası. BEN varken nasıl olur da endişeye kapılabilirsiniz?
Permanent link to this Heavenletter: https://heavenletters.org/gunesin-cizdigi-yayi-takip-edin.html - Thank you for including this when publishing this Heavenletter elsewhere.
Your generosity keeps giving by keeping the lights on

