Sevdiklerim, Noel Baba değilim ki Ben. Bir liste yapacağınızı, Benim de size bu listedekileri getireceğimi, cici çocuklar olsanız da düşünmeyin. Size habire parlak kırmızı renkli kamyonlar ya da Karun hazinelerini getirmeyeceğim Ben. Kendi kendinize temin edebileceğiniz şeylerdir bunlar.

Her bir hevesinizi karşılamaya, tüm dileklerinizi yerine getirmeye mecbur, emrinize amade bir lamba cini değilim Ben.

Sizi yeniden genç kılacak sihirli bir iksir değilim.

Okunu fırlatıp, siz öyle isitiyorsunuz diye işaret ettiğiniz kişinin size aşık olmasını sağlayacak Eros değilim.

Gerçek aşkınızla hangi köşede ve ne zaman karşılaşacağınızı, veya kazanmak için hangi ata oynamanız gerektiğini size söyleyecek bir falcı ya da medyum değilim Ben.

Sizi santim santim inceltecek bir diyet programı da değilim. Burnunuzu şekle sokacak bir plastik cerrah da değilim. Size bedava mal verecek bir dükkan sahibi de değilim.

Tanrıyım Ben.
Sizi tüm Kalbimle seviyor olmam, buyruklarınıza amade olduğum anlamına gelmez. İstediğiniz dakikada istediğiniz şeyleri size temin etmek için burada değilim ki. Ne de arzu ettiğiniz bir şeyi sizden esirgemek için buradayım. Benim sevgim bunlardan çok daha büyüktür. Benim bilgeliğim bunlardan çok ötededir. Bir bakışta herşeyi görürüm Ben.

Bu Benim şu şekilde düşündüğüm anlamına gelmez: “Hımm bugün Can’ın duasını kabul etsem mi acaba? Ya da yarın mı etsem acaba? Hiç mi etmesem yoksa?” Düşünmem Ben. Görürüm. Bilirim. Dahası, sevdiklerim, Biz, siz ve Ben, önemli noktalarda mutabık kalmıştık. Unutmuş olmalısınız.

Kaderinizin önceden tayin edildiğini, hayatınızın önceden şekillendirildiğini de söylemiyorum. Diyorum ki, hayatınız size kalmıştır.

Sevdiklerim, sizin yerinize hareket etmek üzere burada değilim Ben. Numaralar sergilemek için burada değilim. Kendi kendinizin mucize-yaratanı olun canım.

Sahneye ne zaman çıkacağımı, sahneden ne zaman gideceğimi söylemek üzere Bana sufle veren piyes yönetmeni değilsiniz.

Sevdiklerim, dünyanın tek karar-verici mercisi Ben değilim. Pek çok şeyi size bırakıyorum Ben. Zaten böyle olması gerekir. Zira özgür-irade ile kutsanmıştınız.

Karnınız acıktığında, her zaman için bir aşçının gelmesini beklemezsiniz. Her zaman bu şekilde beklemeniz gerekmez. Mutfağa gidip kendiniz için yemek hazırlamanız son derece erdemlidir. Menüyü planlayabilirsiniz. Makarnayı ne kadar kaynatacağınıza karar verebilirsiniz. İstediğiniz sosu yapabilirsiniz. Arkadaşlarınızı davet edebilirsiniz. İstediğinizi davet edebilirsiniz. Hayatınıza istediğiniz şeyi davet edebilirsiniz.

Evet, İfa Edenim Ben. Evet, yapamayacağım hiçbir şey yoktur Benim. Fakat aynı zamanda herşeyi sizin için yapamam. Her şeyi bir düzen dahilinde harekete geçiririm, lakin oturup da her bir detayın planını yapmam Ben. Pek çok şeyi size bırakırım.

Ayakkabılarınızı kendi kendinize bağlamayı uzun zaman önce öğrenmiştiniz. Ve şimdi de kendi hayatınızı yaşamayı öğreniyorsunuz. Onu yaşayan sizsiniz. Yolu inşa eden sizsiniz. Konumunuzu belirleyen sizsiniz.

Siz ve Ben, pazarlık yapmayız. Anlaşma yapmayız. Size altınlar vaad ediyorum, lakin bu, o altınları avucunuza koyacağım anlamına gelmez. Elbetteki size ilahi bir destek ve yardım yapılmaktadır, fakat bunlara ulaşmak için uzanmanız gereken zamanlar da vardır.
Hayatınız size bahşettiğim bir armağandır. Ve şimdi o armağanı açmaktasınız sizler, sayfaları çevirmektesiniz şimdi.