Şunu unutmayın. Siz daha iyisini biliyor olabilirsiniz. Başkalarından daha iyi biliyor olabilirsiniz. Bilim size yanıldığınızı ve bilimin her şeyi daha iyi bildiğini söyleyebilir. Buna rağmen yine de yüreğinizdekiler doğru olabilir ve diğer namuslu, dürüst insanların hissettikleri veya inandıkları doğru olmayabilir; doğru da olabilir lakin herkes kendi yüreğine istinaden yol almalıdır. Hiç kimsenin sizin kalbinizin peşinden gitme mecburiyeti yoktur, dolayısıyla onların kendi yüreklerini izlemelerine müsaade edin.

Kendi kalplerini izlemelerine izin verdiğiniz için sorumsuz, kayıtsız olmazsınız. Bir başkasının yüreğinin sözcüsü değilsiniz ki. Siz kendi yüreğinizin sözcüsüsünüz, yüreğinize karşı dürüst olun.

Tüm dünya sizden farklı düşünüyor olabilir ve siz de haklı olabilirsiniz. Sayılar bir rahatlama verirler ama hakikati her zaman yansıtmaz onlar. Başkalarını dinlememeniz gerektiğini söylemiyorum burada, ancak ne kadar eğitimli, tahsilli olurlarsa olsunlar başkalarının peşi sıra gitmeye mecbur olmadığınızı söylüyorum. Bazen en pratik tavsiye sizin için en iyi, en ideal tavsiye değildir sadece; size göre değildir. Ne denli iyi niyetli olursa olsun, bu tavsiye size uzak, sizin için hatalı olabilir.

Bir şeyi denemeden nasıl bilebilirsiniz? Yüreğinize tabi olmanız, ona minnet duymanız çok doğru, hayırlı bir şeydir; bir ilke ya da prensip kabilinden değil, hayır hiç de bu açıdan değil. Ne zaman sıkı sıkı tutacağınız ne zaman serbest bırakıp özgür kılacağınızı kalbiniz size söyleyecektir. Sırf tutunmak uğruna ya da bir şeyleri kanıtlamak için direnip bağlanmayın. Tutunmak, bağlanmak kaderiniz olduğu zaman yapın bunu.

Başkaları tarafından idare edilmek, güdümlenmek kolaydır; ama bu başkaları bırakın sizi, çoğu zaman kendileri için bile neyin en iyi olduğunu bilmezler.

Ya Einstein ve Kolomb gibi adamlar ya da Tüm O Yüce, İlahi Kişilikler kendi kalplerini dinlememiş olsalardı? Kim bilir neler yitirilmiş olurdu, değil mi? Tabii ki başka yollar da bulurdum Ben; lakin kimileri kendi yüreklerini dinlemek yerine statikoyu takip ettiği için hangi değerli şeylerin kayba uğradığı/uğrayabileceği vb. üzerinde şöyle bir düşünmek de mümkün.

Unutmayın, bir hevesten, fantezi ya da hayalden, egoya özgü keyiflerden söz etmiyoruz Biz. Buradaki mesele teşvik görseniz de görmeseniz de, cesaretiniz olsun olmasın bazen kendi yüreğinizi takip etmeniz gerektiğidir. Vizyonunuz göz ardı edilmek için değildir. O şekilde düşünen tek kişi siz olsanız bile haklı olabilirsiniz. Ve bir de canlarım yüreğinizi, hakiki yüreğinizi takip ettiğiniz mühletçe yanılmanızın da mümkün olmadığını söylemek istiyorum.

Bulunduğunuz girişim sizin dilediğiniz, umduğunuz, istediğiniz şekilde sonuçlanmasa bile burada hiç kimsenin size yanıldığınızı, yanlış yaptığınızı söylemeye hakkı yoktur. Siz sadece belirli bir yoldan gitmişsinizdir, sonrasında da bir başka yoldan gidersiniz. Bu yanlış mıdır yani?

Size asla ama asla vaz geçmemenizi söyleyenler de vardır; ama bunu size ancak kendi yüreğiniz söyleyebilir. Ya da bu vazgeçip vazgeçmeme konusunu şu şekilde düşünmek– yani zamanını size Benim söyleyeceğim şeklinde düşünmek hoşunuza gidebilir.

Hangi kararı alırsanız alın tüm bir kainat sizin üstlendiğiniz bu işe, yaptığınız girişime bağlı, bağımlı değildir ki. Dolayısıyla kararlar size bağlıdır, size kalmıştır onlar. Kendi geminizin kaptanı olun. Bir kaptan gemisinin her zaman ileri doğru yol almasını ister ama bir başka rotayı izlemesi gerekirse de gemiyi o yöne çevirir ve o yoldan gider. Burada yanlış bir şey yoktur.

İnandığınız şeye inanın siz. Artık ona inanç duymadığınız, inanmadığınız zaman da serbest bırakın, özgür kılın onu. Sonuçların ne bir garantisi vardır ne de sizin özünüz, esasınızdır bunlar. Eğer dünyanın alkışına bakıyorsanız, tekrar bir bakın. Göründüğü gibi değildir bunlar.

Yaptığınız seçimlerden yana sezgi sahibi, basiret sahibi olun ve bu seçimleri yapın. Ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar size yol gösteren hep başkaları olmasın. Kalbinizin dümenini siz idare edin.