Heavenletter # 5540 Onları idrak etmek ve anlamak için İnsanları Bağışlayın
Tanrı Dedi ki:
Bağışlamak serbest bırakmaktır. Affetmemek kırılganlığınızı ve saldırganlığınızı sanki yaşam yolunuzun temel bir unsuruymuş gibi tüm gücünüzle muhafaza etmenizdir. Affetmeme duygunuza sıkı sıkıya sarılmış bir haldesiniz. Tutunmaya çalışmanız lüzumsuzdur. Siz kim oluyorsunuz da kendi kendinize karşı gelmenize sebep olacak hususları salıvermek istemiyorsunuz.?
Birinin ayağınıza bastığını ve sonra yürüyüp gittiğini farzedin. Bu kişi sizden özür dilemiş bile olabilir, her durumda ayağınıza basmış ve yürüyüp gitmiştir. Sizin devamlı hatırladığınız ve sizi üzmüş olan bu olayı diğer kişi belki de hiç hatırlamıyordur. Bu tesadüfen oluşan bir kaza bile olsa sizin kalbinizde bir iz bırakmıştır. Siz yol boyunca bu yaşadığınız şeyin affedilmez bir şey olduğunu söyleyip, hissettiklerinizi serbest bırakamazsınız, kaba bir davranış olarak muhafaza eder ve kalbinizi sanki bir şey rendeliyormuş gibi rahatsızlık duymaya devam edersiniz. Belki de affedemediğiniz bu insan sizi göz ucuyla şöyle bir bakıp gitti ve siz o bakışları hiç unutamadınız. Belki de bu kişi size dönüp hiç bakmadı bile. Belki bu insanın zihninde bambaşka düşünceler vardı ve dalgın bir şekilde yürüyordu. Siz onun kasıtlı olarak sizin üstünüze doğru yürüdüğünü düşünmüş olabilirsiniz. Aslında, siz onun bu şekilde davrandığını düşünmeye devam edersiniz.
Bu olayda failimiz kim? Bu olaya sıkı sıkı sarılan ve onu serbest bırakmayan kim? Neden bu kişi sizsiniz ve olaya tıpkı bir silahı kabzasından tutar gibi sıkı sıkıya tutunmaya devam ediyorsunuz?
Yalnızca siz çocuklarımın sık sık karşılaştıkları küçük dertler ve belaları değil, geçmişte karşılaştıkları haksız davranış, saldırganlıklar, günahlar ve onur kırıcı davranışlar dahil onlara rahatsızlık verecek tüm diğer istenmeyen ağır durumlarda bile tüm bunları affetmiş insanların hayranlık uyandıran hikayeleri mevcuttur.
Az ya da çok kendinizi cezalandırmaktasınız. Birini affettiğiniz zaman yaptığınız şey ona iyilik olsun diye yaptığınız bir şey değildir. Birini ya da bir şeyi affettiğinizde kendinizi cezalandırmaya ve kendinize eziyet etmeye şefkat dolu bir şekilde son verirsiniz. Bilinçli bir farkındalıkla şu anda kendinizi astığınız ve sizi ileri gitmekten alıkoyan kancalarınızdan kurtulun. Herkesi ve her şeyi affedin. Bunu bir hamlede yapın.
Haydi gelin, sizin kıymetli ve muhteşem hayatınıza şimdiye kadar tutunmuş olan leş düşkünü akbabaları salıverin. Kıymetli ve muhteşem hayatınız adına onların hayatınızdan gitmesine izin verin.
Sizi siz yapan başkaları değil kendinizsiniz. Sizin çok fazla hassas olmanızdan dolayı veya yaşadığınız bir olaya bağlı olarak başkalarının söylediği sözler ya da eylemler size rahatsızlık vermişse bu rahatsızlığınızı gelecek kuşaklara taşımak üzere muhafaza etmeyi gerçekten istiyormu sunuz? Belki birisi sizi sonsuza kadar sevmeye söz verdi ama sözünde durmadı ve siz ona olan kızgınlık ve öfkenizi kalbinizin derinliklerinde muhafaza ediyorsunuz. Sevgililer, tutunduğunuz ve geçmişte kalmış bu kişi ve olayları ne zaman affedeceksiniz? Kendinizi ne zaman özgürleştireceksiniz?
İki adım öne çıkın. Bir ayağınız sizi geçmişte tutmaya devam ediyorsa bu zaten yeterince fazladır. Rüyalarınızı muhafaza edin. Güzel, harika rüyalarınızı muhafaza ettiğinizden ve sizi etkilemekte olan başkalarının ne yaptığı ya da yapmadığı şeklindeki kötü rüyalarınızdan kurtulduğunuzdan emin olun. Geçmişin üzerinden atlayın, geçmişi geride bırakın. Söylediğiniz söz “ Elveda, lüzümsuz geçmiş” olsun.
Sizler dolaplarınızda sakladığınız kullanılmış eski kazaklarınızdan kurtulmanız gerektiğinin farkındasınız. Basit bir şekilde geçmişe ait her şeyi affetmek ve onları serbest bırakmak ve bugünün neşe dolu güneş ışınlarını seçmek zorundasınız. Bulutlar geçer gider. Bunun olması için iyi bir sebep var. Kendiniz ve başkaları için hayatı, hayatın nimetlerini kutsayabilir ve kendinizi hayatın sonsuz olasılıklarına açabilirsiniz.
Sizin için uygun olan ve yapmanız gereken şey insanları toplayıp, kaderinize kalbinizin affedilmeyenler listesi olarak zımbalamak değildir. Sözkonusu olan ve üzerinde konuştuğumuz şey sizin kalbinizdir. Kusurlarınız, kabahatleriniz, günahlarınız için kendinizi bağışlayın.
Katı yürekli olmayı bırakın. Duygusuz, vicdansız, duyarsız, acımasız olmayı bırakın. Böyle olmak kuvvetli ve sağlam olmak değildir, zayıflıktır.
Onları idrak etmek ve anlamak adına başkalarını affedemeyeceğinizi söylediğinizi duyuyorum. Bu takdirde onları algılama biçiminizi değiştirin. Sırf Göz yummak ve yalnızca affetmiş olmak ve yolunuza devam etmek için bir şeyleri yapmak zorunda değilsiniz.
Yaptığınız şey herhangi bir şeyi yapmaktan vazgeçmek değil, sizi rahatsız eden ve kalbinize kodlanarak işlenmiş yüklerinizden kurtulmaktır. Mutlu ve huzurlu bir şekilde bırakın. Affedebilecek gibi davranıyor ama affedemeyeceğinizi mi düşünüyorsunuz?
O zaman affedemediğiniz için kendinizi affedin. Bu şekilde çabalamaya devam etmeyin. Affedeceğiniz şeyleri , önemsiz bir elektronik postayı çöp kutusuna okumaya bile değmeyecek değersiz bir şeyi atar gibi,bırakın. Size ait olmadığı halde taşıdığınız bir şeyleri bırakır gibi bırakın.
Geçmişi bırakın ve bağırın “ Hallelujah – Tanrıya Şükürler Olsun”