Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

Heaven #3676 Dünyanın öğrettikleri

Heaven #3676 Dünyanın öğrettikleri

Tanrı dedi ki:

Dünyanın üzerinizde öyle bir tesiri vardır ki. Dünyanın her zaman yanılgı içinde olmadığını da lütfen unutmayın. Evet, sıklıkla yanılgıya düşmektedir. Çok ama çok sık bunu yapmaktadır. Dünyanın size öğrettiği derslerin pek çoğu sizin azami yararınıza değildir. Bireyin azami yararına olmayan şeyler dünyanın da azami yararına değildir. Dünya henüz bunun farkına varmamıştır ama yavaş yavaş anlamaktadır; siz ise bunun şimdi farkına varıyorsunuz.

Dünyanın atmosferinden öğrendiğiniz, kaptığınız ya da size öğretilen şeylerdeki baskın unsur kendinize dikkat etmeniz gerektiğidir. Kendinizi korumak, kollamak zorundasınızdır. İstismar edilmediğinizden, kullanılmadığınızdan emin olmak zorundasınızdır. Şimdi ise başkalarına dikkat göstermeniz, başkalarını kollamanız ve onlarla alakadar olmanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Herkesin ya hep birlikte yükseldiğini ya da hep birlikte düştüğünü öğreniyorsunuz şimdi. Başkalarının bulunmadığını, onların sadece başkalarıymış gibi göründüklerini öğreniyorsunuz. Gördüğünüz kendinizsiniz. Gördüğünüz herkes sizsiniz, sizden bir parça. Ve gördüğünüz herkes tıpkı sizin gibi Benden bir parça. Dünyadaki hayatın gerçekten Birliğe varmakta olduğunu görmeye başlıyorsunuz.

Dünya size Birlikten bahsetmemiş, bunu öğretmemiştir. Size “ben ve onlar” mevhumlarını öğretmiş; hayatın bunların arasında cereyan ettiğini göstermiştir.

Dünya size hayatın adil olmadığını öğretmiştir. Savaşta ya da barışta sevginin adil olduğunu söylememiştir.

Dünya size göz ardı edildiğinizi hatta reddedildiğinizi öğretmiştir. Sonsuz kaynaktan bahsetmemiştir.

Dahası, dünya size makbul olduğunuzu, her zaman için makbul olduğunuzu ve olacağınızı öğretmemiştir. Size yoksunluk içinde ve eksik olduğunuzu, büyük ihtiyaçlarınızın bulunduğunu ve belki de dünyanın değersiz bir köşesinde terk edilmiş bir halde olduğunuzu öğretmiştir. Dünya kendisini methetmemiştir. Öyleyse sizi nasıl methetsin, sizi nasıl yüceltsin ki?

Dünya size sahte resimler gönderip bunların gerçek olduğunu iddia etmiştir; lakin daha iyisini yapmayı bilmediği için böyle bir tutumu benimsemiştir. Doğru şeyi yaptığı düşüncesiyle size korkuyu, şüpheyi ve kendinizi nasıl kollayacağınızı öğretmiştir o.

Dünya size mümkün olduğunca çok şeyi sahiplenmeyi ve bunları kendinize saklamayı öğretmiştir. Bir gün acıkabileceğinizi ve o lokmalara o zaman ihtiyaç duyabileceğinizi öğretmiştir. Size cömertliği değil, bencilliği öğretmiştir o.

Muhtemelen siz de dünyaya karşı bundan daha iyi olmamıştınız. Onu yüzüstü bırakmıştınız. Onu azımsamıştınız. Şimdi de omuz silkiyor ve dünyadan vazgeçiyorsunuz. Canlarım, yapılması gerekenin bu olduğuna masumca inanarak dünyayı siz tekmelediniz. Ara sıra onun yaralarını iyileştirmeye çalışabilirdiniz.

Tamam, dünya da size gerçek bir bağlılık göstermemiştir ama şimdi size düşen; ne olabileceğine, neler başarabileceğine yönelik hakikatle onu beslemektir. Herkes için dostça bir yer olabilir o. Ve siz de bunu şikayet etmeksizin, yakınmaksızın yapacaksınız. Dünyayı ve onda yaşayan kendinizi severek yapacaksınız. Bunu yapacaksınız.

Tek ayak üstünde etrafta zıplayarak gerçekleştirmeyeceksiniz bunu. Cennet’te olduğunuzun idrakını yaşarken aynı zamanda iki ayağınızla dünyaya sağlam basarak, devasa adımlar atarak yapacaksınız. Her ikisinde birden olabilirsiniz. Cennet ve Yeryüzü Bir olabilir. Yeryüzünün böyle olması murad edilmiştir, Yeryüzünde Cennet olması murad edilmiştir.

Şimdi Yeryüzünü Cennet’e taşıyın. Bir sunu, bir adak gibi verin onu Bana. Deyin ki “Senin yaratmış olduğun haliyle, sevginin bir oyun bahçesi olarak işte dünya Tanrım. Senin bize bahşetmiş olduğun şekliyle işte Yeryüzü. Şimdi Biz de gurur duyman için dünyayı Sana veriyoruz. Gurur duyman için şimdi kendimizi Sana veriyoruz. Sana bir vaha veriyoruz. Senin yaratmış olduğun gibi bir İrem, bir Cennet Bahçesi veriyoruz. Sana kalbimizi veriyoruz; Sana Dünyanın Kalbini veriyoruz. Sana sunuyoruz ve dünya, sevgimizin sunağının üzerinde duruyor. Şimdi dünyayı Senin yaratmış olduğun haliyle idrak ediyor ve Sana teşekkür ediyoruz. Sana bir armağan olarak dünyayı veriyoruz.”

Çeviren: Engin Zeyno Vural