Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN #2630 BAHSEDEN OLUN

HEAVEN #2630 Bahşeden olun 6 Şubat 2008

İnsanın zaman zaman, zenginlikten ziyade nafaka derdinde olduğunu söyleyebilirsiniz. Dişiyle tırnağıyla çabalamakta ve ürün alamamaktadır o. Tarlasının ürün vermediği, koyunlarının kuzulamadığı yedi verimsiz sene geçirmiştir. Belki biraz kuraklık da olmuştur. Belki de seller basmıştır ortalığı. Kendi kişisel motivasyonunun, arzu ya da hevesinin hiç bir işe yaramadığı koşullarla karşılaşmıştır. Dünyadaki tüm motivasyona ve heyecana sahip olsa da tarlasında ürün yoktur ve kendisi de açtır.

Evet muazzam bir kişisel motivasyona sahip, arzu ve hevesleri olan bu kişi belirli hedefler için yol almakta, büyük adımlar atmakta fakat yine de ürün alamamaktadır. Gerçekten koşullara kurban gitmiş olabilir bu insan; fakat yine de kendisini kurban olarak göremez ve görmemelidir. Aynı şekilde, bir başkası da kendi çabası ya da erdemlerinden kaynaklanmayan, talihin cilvesiyle edinilmiş büyük bir servete sahip olabilir Zengin kişinin muazzam servetinin kaynağından dolayı kendisini payelendiremeyeceği gibi, yoksul kişi de açlığından dolayı kendisinden şüphe etmemelidir. Hiçkimse kendisini mahrum kılınmış hissetmemelidir.

Evet, evet biliyorum söylemesi kolay.

Hiç bir insan dilenci konumunda olmamalıdır. Hiçkimse açlık çekmemelidir. Herkes verici olmalıdır. Kimse dilenmek durumunda kalmamlıdır. Benim bu sözünü ettiğim bir bilinç halidir, zihinsel bir duruştur anlıyor musunuız? Kimse kalbinin üzerinde “Yoksunum” yazan bir pankart asmamalıdır. Elbette hiçkimse “Hayırsever” yazan bir pankart da taşımamalıdır. Lakin her insan hayırsever olmalıdır.

Birinin karnı tokken, bir diğerinin ki aç olabilir; fakat Yeryüzünde açlık varken hiç kimsenin kalbi dolu değildir.

Yoksullara yiyecek veren güzel gruplar bulunduğunu, fakat yardım etmek için bu grupların da dilenmek zorunda kaldıklarını söyleyebilirsiniz. Dünyaya Tanrı’yı bahşeden ve yine de dilenmek zorunda kalan gruplar olduğunu söyleyebilirsiniz. Yüksek bağışlar alan, armağanlara boğulan başka gruplar bulunduğunu da söyleyebilirsiniz. Ve yüreğiniz aradaki farkın ne olduğunu sorar? Neden Yeryüzündeki tüm iyiler ve iyilikler ödüllendirilmemektedir? Yüreğinizin tek arzusu bu olduğu halde, vermek için gerekli vasıtalara sahip olmak neden bu kadar zordur?

Aziz çocuklarım, tüm bu iyiliklerin ve iyilerin ödüllendirilmediğini size düşündürten nedir? Hangi grubun en büyük hediyeleri aldığını dışarıdan bakarak bilemezsiniz! Bireyler için geçerli olan gruplar için de geçerlidir. Dışarıda sadece dış kısımlar görünür. Koşullar size tüm hikayeyi anlatmazlar. Neticenin eylem dahilinde olmasına müsaade edin. Eylemi yüceltin, beklenen neticeleri değil.

Muazzam hediyelerin gözle görülmediği, kolayca görülmediği, belki de hiç görülmediği ya da geç görüldüğü pek çok hikaye vardır yeryüzünde. Ödülün meziyeti ya da değerini, görülüp görülmemesi belirlemez. En iyisi ödülleri düşünmeden hayatta ilerlemektir. Bunun bir nedeni, ödül düşündüğünüzde arabayı atın arkasına değil önüne koymuş olursunuz. Diğer neden ise, ödül almayı düşünüyorsanız, bunun tersini de düşünüyorsunuz demektir. O halde ne ödülü, ne de cezayı düşünün. Ne yapıyorsunuz, ne veriyorsunuz bunları düşünün ve ödülünüz eylemleriniz olsun.

Bireysel anlamda da bu böyledir. Kimseden teşekkür beklentisi içinde olmamak daha hayırlıdır. Teşekkür alma ya da takdir görme mecburiyetiniz yoktur.

Genel olarak dünyevi yaşam dahilinde de teşekkür alma ya da takdir görme mecburiyetiniz yoktur. Kendinize teşekkür edin. Verici olabildiğiniz için şükran duyun ve bir karşılık beklemeden verin. Geri dönüşlerin olmamasına bile özgürlük tanıyın. Makbuza ihtiyacınız yoktur sizin. Bahşetmeye itiyacınız var.

Çeviren: Engin Zeyno Vural

Hatırlatma: Sevgili okurlarımız, Cennetmektuplar’ını (HeavenletttersTM) paylaşırken lütfen kaynak site olan www.heavenletters.org adresini belirtiniz. Üyelik başvurusu sitede yer alan http://www.heavenletters.org/maillist/index.php linki üzerinden gerçekleştirilmektedir.