Cennete Dokunmak

God said:

Kendinizi aşağılarda, diplerde hissettiğiniz zamanlarda, daha da yukarılara yükselirsiniz Benim aziz canlarım. Muazzam bir itkiyle fırlarsınız derinliklerden. Bu sebepten, kendinizi dipte hissettiğiniz vakit cesaretiniz kırılmasın. Muazzam bir gücün sizi yukarıya doğru harekete geçirmekte olduğunu bilin.

Bir dağa tırmanmaya başladığınız vakit en dipten, sizi yukarılara taşıyacak büyük bir enerjiniz vardır başlangıçta. Zirveye yaklaştığınızda ise sürünmeye başlayabilirsiniz neredeyse, kulaç atarcasına emeklemeye.

Herlalükarda “varış” aynıdır. Zirveye tek bir sıçrayışta da ulaşsanız defalarca zıplasanız da, yakın da olsanız uzak da varışınız yakındır.

Sevdiklerim, en dipten de başlamış olsanız neredeyse tepede de olsanız, ulaşacaksınız zirveye. Yükseklerden veya derinlerden, artan veya tükenen bir enerjiyle lakin aynıdır sonuç. Tüm işaretler kaçınılmaz rastlantılarla belirir önünüzde. Kaçıramazsınız onları. Tanrının Kırallığına ulaşmayacak hiç kimse yoktur.

Bu farkındalık vesilesiyle omuzlarınızdan da muazzam bir yük kalkmış olur. Yük taşımak zorunda değilsiniz. Ne zaman üzerinizde bir ağırlık hissetseniz çok fazla eğiliyorsunuz. Yukarılara, nereye gittiğinize bakmaktan çok yere bakıyorsunuz. Yukarıya gidiyorsunuz, sevdiklerim. Yükseliyorsunuz. Eğer ayaklarınız yere değmiyorsa aladır bu. Parmaklarınız Cennete ulaşıyordur. Bilinciniz adeta oradadır, adeta oradadır, adeta oradadır.

Bir bahar çiçeğine üfleyip yapraklarını uçuşturduğunuz soluğun hafifliğiyle konuvereceksiniz Cennette. Konacak ve orada kalacaksınız. Ve bunu yaptığınız vakit tüm panoraması değişecek dünyanın.

Farklı bir tat olacak damağınızda. Düşünü bile kurmadığınız kokular dolacak burnunuza, hiç görmediğiniz renkleri görecek, hiç duymadığınız bir müziği duyacaksınız ve parmaklarınız dokunmaksızın dokunuyor olacak. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü gören sizler, farklı bir yükseklikten algılıyor ve böylelikle daha farklı görüyor olacaksınız.

Bu, gerçekten değiştiniz demek değildir çünkü bu yeni görüş, yeni duyuş, tüm bu yeni algılar ve ötesi zaten sizin beraberinizde olan Hakikattir. Görmüyordunuz çünkü bakmıyordunuz. Veya baksanız bile görmüyordunuz. Şimdi başladınız görmeye. Dünyada, zaten her zaman olduğunuz “İlahi Varlık” durumunda hareket etmenin nasıl bir şey olduğunu anlamaya başladınız şimdi. İlahiden başka bir şey değildiniz hiçbir zaman. Muazzam illüzyonlarınız vardı; büyüklüğün, azametin değil lakin aşağılarda olmanın illüzyonları. Dünyada yaşamayı aşağılarda olmakla eş tuttunuz ve başınızı kaldıramadınız yukarılara.

Şimdi kaldırdınız başınızı, çevrenizde dönüp serpilen auranızın ışıltısında neye benzediğini görmeye başladınız dünyanın. Dünya auranızla yıkanmaya başladı. Dünyanın muazzam bir temizleyicisidir o. Pırıl pırıl yapar dünyayı. Aydınlatır ve parlatır. Sizin görüşünüz ne denli de elzemdir dünya için.

Ve dünya da ne denli elzemdir sizin için, sevdiklerim. Gerçekten onsuz olmayı istemezsiniz. Ona hizmet etmek istersiniz, ondan yakınmak değil. Dünyayı aydınlattığınız vakit yakınmak için ne kalabilir ki size? Dünyada ilerleyen, kendi hakiki ışığınız olduğunuz vakit aydınlanmayan ve Tanrı’nın, sizden yayılmakta olan ışığı altında görülmeyen ne kalabilir ki?

Görmek için en az benim kadar can atmaktasınız ve o hızla size doğru yaklaşıyor. Arzu etmiş olun veya olmayın lakin hızla size doğru geliyor.

Cennetin optik uzmanı şimdi yeni gözlükler veriyor size. Bunlar size mükemmelen uyacaklar. Gözlerinizi açacaklar. Onlar vesilesiyle göreceksiniz. Gördüğünüz her şey harikulade olacak, sizin olduğunuz denli harikulade.

Translated by: Engin Zeyn...

 

Your generosity keeps giving by keeping the lights on