Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1965 YUREGINIZDEKI TABELA Nisan 9, 2006

CENNET#1965 Yüreğinizdeki Tabela Nisan 9, 2006

Tanrı dedi ki:

Geri çevirmeyin kendi yüreğinizi. Sızladığı zaman rahat ettirin onu. İyisi mi, yabancı şeylerin zorla içeri girip onu rahatsız etmelerine müsaade etmeyin. İstikrarsız, karma karışık meseleler canını sıkar kalbinizin, öyleyse onları içeri almak niye? Sorun kapıyı açmadan, onları içeri buyur etmeden önce “Kim o?” diye.

Yüreğinizin ihtiyacı yoktur şiddete, riyakar hislere, ızdıraplara, kınamalara ve benzerlerine, ihtiyacı yoktur. Böyle olduğu halde kalbinizin kapılarını ardına dek sıkıntılara açmakta ve içeri sevginin girmesine de zorluk çıkarmaktasınız. Hayrete şayan bir şey değil mi bu? Kimi zaman öyle görünüyor ki her şeyi tersinden alıyorsunuz.

Belki de bir tabela var yüreğinizin üzerinde: “Hoşheldiniz, bütün dertler, bütün sıkıntılar. Buyurun gelin içeri. Sizin için çok hoş bir yerdir burası. Burada kendinizi saklayabilir ve semirebilirsiniz. Sevgiyi kapı dışarı edebilir ve ahıra çevirebilirsiniz burayı. Püskürebilirsiniz sağa sola, işgal ettiğiniz bu yürekte. Çoğalabilirsiniz. Yeterince acı çektiğimden emin olana dek iplerini tutmaya devam edebilirsiniz geçmiş sıkıntıların. Beni, bu basit yüreği kırbaçlayabilirsiniz dilediğiniz kadar. Eğer hoşlanıyorsanız eziyet etmekten, buyrun gelin içeri.”

Yüreğiniz asmadı bu tabelayı oraya. Siz koydunuz onu oraya. Ne yaptığınızın farkında bile olmadan ellerinizle siz taşıdınız onu oraya. Sevdiklerim, kaldırın o tabelayı oradan. Yenisi ile değiştirin bilinçli bir şekilde. Yeni bir tabela yapın:
“Sadece sevgi girebilir, sadece sevgi kalabilir. Burada sevginin kalbi bulunmaktadır.”

Ve bir tahliye ilamı gönderin tüm o ısrarcı sıkıntılara, hilekar endişelere. Sebatlı olun. Sevginin yüreğini kuracaksınız. Boş yer yok yüreğinizde üzüntü için, kaygı için, kavga için, döğüş için ne de sefalet için. Tüm bu rezillikler kendilerine erdem adını yakıştırıp sinsice sızmaya çalışabilirler içeriye. Oyuna gelmeyin. Haklı olduğunuzu ispat etmenize gerek yok.

Ne kadar çok haklı olursanız o denli az haklı olmak zorunda kalırsınız, anlıyor musunuz? Dünya sizin “gurur” düsturunuza istinaden düzenlemez kendini yeniden. Eğer haksızlık ettiyse biri size, bir duruşma olmayacaktır bunun için. Ne onları suçlu ne de kendinizi masum bulma mecburiyetiniz vardır. Hiç farketmez. Kendi hallerine bırakın yanlışları, haksızlıkları. Dışarı çıkartın onları çarpan yüreğinizden.

Belalardan ucuz kurtulmak onların uzaklaşmarına müsaade etmekten fazla bir şey değildir. Haksızlık anlayışını beraberinizde taşımanın hiçbir faydası yoktur, ne denli haklı olursanız olun, farketmez. İtiraz ettiğiniz, karşı çıktığınız her şeyin birer kabadayı, birer külhanbeyi olduğunu farz edin. Onlara rastlarsınız, karşınıza çıkarlar ancak onları ağırlayıp itaat etmezsiniz. Bunlardan pek çok vardır ve kesişir yollarınız. Kabadayıları almayın yüreğinize. Düşüncelerinizde cezalar kesip ödüller dağıtmayın, bu maziye asılı kalmak olduğu için ve aslında en çok istediğiniz şey de mazi olmadığı için. Ona asılıp kalmak niye öyleyse?

Özgür bırakın düşüncelerinizin kabadayılarını. Bırakın çekip gitsinler.

Yediklerinize dikkat ediyorsunuz. Her şeyin boğazınızdan geçmesine müsaade etmiyorsunuz. İyi öyleyse, her şeyin kalbinize girmesine de izin vermeyin. Sizin kalbiniz bu, bir başkasınınki değil. Davetsiz misafirleri içeri kabul edip etmemek size kalmıştır. “İçeriye sevgi ve dışarıya sevgi, her daim sevgi” parolasıdır bu yeni yüreğinizin, çünkü sizin o çarpan güzel yüreğiniz gücü ve kudreti olarak sevgiyi tanımaya başlamıştır. Sevginin yüreğini tercih edebilecekken neden başka bir şeyi seçesiniz ki?

Sizden başka hiç kimseye ve hiçbir şeye tabi değildir yüreğiniz. Bazı durumların yüreğinize ne denli baskın, ne denli tahakküm edici göründüğünün hiçbir önemi yoktur, çok daha güçlüdür sizin yüreğiniz. Kalbinizin atını sürebilir, sevgi koşusunu ve altını kazanana dek diğer tüm yürekler boyunca onu parkurunda tutabilirsiniz.

Çeviren: Engin Zeyno Vural