Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#2527 Hayatı nasıl sevmeli

CENNET#2527 Hayatı nasıl sevmeli 26 Ekim 2007

Bağımlı olmamanız önemsemediğiniz anlamına gelmez. Önemsersiniz fakat bunu kafanıza takmaz, kendinize takıntı yapmazsınız.

Bu lakayt olmak demek değildir. Sadece bağımlı değilsinizdir. Şunun ya da bunun tercihinde olabilirsiniz, fakat hayattaki mutluluğunuz bunlara tabi değildir. Daha bağımsız bir hale gelmişsinizdir, bağımsız demek daha özgür demektir.

Dünyadaki konumunuzun sorumluluğunu alarak artık bir yetişkin olmuşsunuzdur. Kendiniz için tali bir faktör değilsinizdir artık. Asıl çark sizsinizdir.

Çaresiz olmazsınız. Kararlı ve azimli olabilirsiniz; fakat belirli bir fikre, sanki bu fikir olmazsa gökyüzü başınıza çökecekmiş gibi, saplanıp kalmazsınız. Dere tepe yol alan bir seyyah haline gelirsiniz. Bu büyük bir mesele değildir. Tıpkı bir seyyahın yol üstündeki tepeleri ve vadileri, inişleri ve çıkışları belirli bir şekilde düzenlemediği gibi siz de hayatı geldiği gibi alırsınız. Eğer elinizde bir harita varsa ve bu harita hatalı olsa bile, önünüze çıkan dağlardan ve vadilerden geçersiniz. Şikayet etmezsiniz. Durumu daha da abartmazsınız. Arazinin durumuna göre tırmanır veya aşağı inersiniz. Arazinin şekli sizin düşündüğünüz gibi olmak zorunda değildir. Arazi koşulları mutlu olmak için kendinize ne kadar müsaade edeceğinizi belirlemek durumunda değildir.

Hayatı teşvik edersiniz, buna karşın hayat başka bir istikamete saptığında buna direnç göstermezsiniz. Zayıf iradeli değilsiniz. Değişimlere açıksınız. Gayret gösterirsiniz ve hayata olduğu gibi olması için, insanlara oldukları gibi olmaları için müsaade edersiniz. Ve böylelikle hayatı ve onun macerasını her zamankinden daha fazla sever olursunuz.

Bir mektup bekliyorsunuzdur. Mektup geldiğinde mutlu olursunuz. Gelmediğinde ise perişan olmazsınız. Başka hiçbir şey olmamıştır; sadece beklediğiniz mektup gelmemiştir o kadar, henüz gelmemiştir, zaman içinde gelecektir ya da hiç gelmeyecektir. Sadece bir mektuptur bu. Hayatınızın anlamı o değildir.

Ya da şunun gibidir. Oğlunuz futbol oyuncusudur. Tribünlerden oğlunuza tezahürat yaparsınız. Oğlunuzun kazanmasını istersiniz. O maçın yıldızı da olsa en başarısızı da olsa hala sizin oğlunuzdur o. Oğlunuza olan sevginiz onun galibiyetine tabi değildir. Onu sevmeniz için yıldız bir oyuncu olması gerekmez. Bu oyun gerçekten ne kadar önemlidir ki? Kazanmak ya da kaybetmek gerçekte ne fark eder ki? Mutluluğunuzu kontrol edecek kadar ne vardır bunda? Oğlunuz sizin için bu oyundan çok daha fazla şey ifade eder. Sevgi hadiselere istinaden artıp azalacak, yücelip alçalacak bir şey değildir, siz de öyle değilsiniz.

Serbest bırakmaya muktedir kişi hayatı daha çok sever. Daha çok sever, çünkü daha çok sevmek için kendisine özgürlük tanımaktadır o. Bağımlı olmadığında, sevmek için özgürdür artık. Sever çünkü seviyordur. Bazı özel şartlarda kullanmak üzere sevgisinin tasarrufunda bulunmaz. Sever çünkü, hayatın nasıl olması gerektiğine yönelik fikirlere kendisini bağlamamıştır. Hayatın kendi vizyonuna riayet etmesini beklemez. Kendisinden de bunu beklemez. O, özgürce hareket eden bir varlıktır. Hayatı kolaylaştırır, güçleştirmez. Hayatı belirli bir şekle sokmak için uğraşmaz. Yağmur yağdırmak için de yağmuru durdurmak için de uğraşmaz. Yağmur yağsa da yağmasa da aynı şekilde devam eder. Yağmura da gün ışığına da oldukları gibi olmaları için izin verir ve herhalükarda gülümsemek için kendisine de izin verir o.

Çeviren: Engin Zeyno Vural :wub: