Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1974 GOKKUSAGININ SONU Nisan 18, 2006

CENNET#1974 Gökkuşağının Sonu Nisan 18, 2006

Tanrı dedi ki:

Tüm değerince söylenmekte olan bir arya olmasına izin ver hayatının. Bu şarkıyı tek başına seslendiriyormuşsun gibi görünebilir dışarıdan, lakin hakikatte muhteşem bir orkestra ve yönetmen tarafından desteklenmektesindir ve varlığının farkında olan, seyirci olarak adlandırabileceğimiz muazzam bir kitle ile.

Ve her bir anda, Benimle birlikte olan seyircilerin vardır. Her ne şarkıyı seslendirirsen seslendir bir araya geliriz Biz. Bir araya gelmeyiz biz. Bir araya getiriliriz. Biribirimize refakat ederiz, asla ayrılmaksızın her daim birlikte olarak. Benim sevgi enstrümanımsın sen. Yüreğim çalmakta olduğun arptır. Kendi şarkını söyler ve onu Benim yüreğimin üzerinde çalarsın. Benimkinden ayrı bir yüreğin yoktur senin. Şarkın bir yansımasıdır Benimkinin. Benim yüreğimin çağıldayışısın sen! Devinimler vasıtasıyla ilerlersin. Muazzam hayallerin vardır ve böyle olduğu halde asla ayrılmamışsındır Benim yüreğimden. Yüreğim sarıp sarmalar seninkini. Yüreğim daha büyük, daha muazzamdır tüm kainattan lakin buna rağmen sığar seninkinin içine. İşte, Benim Yüreğim. Kendi içine bak ve bul onu.

Cennetin Krallığı doğal mekanındır senin. Sadece nerede olduğunu, nerede bulunduğunu görmüyorsun. Dünyevi hayat olarak adlandırılan bir kasırgaya tutulmuşsun. Ve asla Benim yüreğimden başka bir yerde değilsin ve ben de seninkinin içinde yerleşik durumdayım her daim. Yüreğindeki hamağa uzanmaktayım. Küçük kabahatlerin rahatsız etmez Beni. Uyanığım ve tüm bu sahneleri senin beraberinde izliyorum. Oynanmakta olan bu sahneler boğazımda düğümler oluşturmuyor sende olduğu gibi. Ben sakince otururken yüreğinde, etrafta dans ediyorsun sen. Farkındayım Ben ve farkındayım dünyadaki yolların. Kendin için yapmış olduğun o küçük oyun parkını görmekteyim. Parmaklıkları görmekteyim. Lakin, yüreğinde oturan Ben, yüreğinin içini de görmekteyim. Gözlerinin içine bakan Ben, onların derinliğinde uzanan o enginliği de görmekteyim.

Şu an görmekte olduğun tüm o sınırların ortadan kalktığını tahayyül et. Duvarların eriyerek yok olduklarını tahayyül et, önününde uçsuz bucaksız uzanan ufukta olduğunu, Cennetinse sana bir adımlık mesafede olduğunu. Şimdi Cennetin ortasında olduğunu görüyorsun. Cennetle sarılı olduğunu. Asla uzağında değildin onun. Cennetle bütünleşmiş bir durumdasın ve çiçekler açarak onun içinden çıkıyormuş gibi görünsen de senin içinde bulunan bir şeyden nasıl çıkabilirsin ki dışarıya? Ebediyetin orta yerindesin, sadece düşüncelerindeki karartılar senin farkındalığını uzak tutabilir senden. Bolluk Diyarındasın. Ve hepsi senin içinde, senin beraberinde. Senin kendin bu, Cenneti kuşatıp sarmalayan. Senin hakikatın Cennetin tümünden de yüce. Cennetin idrakısın sen. Ayrılış yoktur ondan. Cennetin tamamı sende havi olunur. Bu hayali dünya kaybolur ortadan. Ve sen görünürsün, kendine. Ben görünürüm sana ve kendi ayinene bakmakta olduğunu farkedersin. Benim suretimden yaratıldın sen ve şimdi görmektesindir kendini. Ve böyledir bu. Bulunurum, ulaşılırım Ben. Yüreğinde oturan Tanrıyım Ben, Beni bulmanı bekleyen ki şimdi sen buldun onu, çember tamamlandı ve şimdi ilk adımı atıyoruz Biz. Asla bırakıp kesintiye uğratmadığımız bir şeye ilk adımı atıyoruz Biz.

Bir yol yoktur Cennete giden ve bir yol yoktur Cennetten gelen. Ne bir giriş kapısı ne de bir çıkış, yoktur. Bu sizin üzerinde kafa yorup kurduğunuz bir şeydir, hepsi bu. Keşfedilemeyeni keşfetmeye çalışmak sizde olan bir şeydir. Altının kendisiyken onu aramak sizde olan bir şeydir. Sona eriyor arayışınız. Sona ermek onun olabileceği tek şey ve bir keşif vesilesiyledir bu. Ulaşmaktasınız gökkuşağının sonuna ve sizsiniz bu.

Çeviren: Engin Zeyno Vural