Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1963 AGACLARDAN DA YUKSEK Nisan 7, 2006

CENNET#1963 Ağaçlardan da Yüksek Nisan 7, 2006

Tanrı dedi ki:

Muhteşem bir yerdir Dünya lakin farz olunmamıştır ona sıkı sıkıya tutunmanız. Farz olunmamıştır ayaklarınızın Yeryüzüne bu denli çakılı olması. Ayaklarınız basabilir yüzeyine lakin havalara yükselmek içindir yüreğiniz ve zihniniz. Başka türlüsü nasıl olabilir ki? Ayaklarınız sınırlandırılmıştır. Yüreğiniz ve zihniniz içinse yoktur bir sınır. Eğer bağlı kılınmışlarsa Yeryüzüne, yüreğiniz ve zihniniz ayaklarınızdan fazlası değildir o vakit, sıradan basmakalıp bir rota doğrultusunda zor ve zahmetli bir yürüyüşü sürdüren. Ayrılmalarına asla müsaade edilmeyen tutsaklardır onlar. Oldukları yerde kalır ve zaten oldukları yerin izinde olurlar o vakit.

Ayaklarınız çiçek açan ağaçların kökleri gibidir. Kolları, yaprakları ve filizleri vardır bir ağacın. Toprağa bağlı olmasına rağmen Cennete erişir bir ağaç. Çok tabii bir şeydir bu. Aşağıya doğru büyümez ağaçlar. Köklerinin desteğinde yukarı doğru büyüyüp serpilirler.

Ağaçlar, sizin sahip olduğunuz özgürlükten yoksun da olsalar, Cennete doğru büyürler. İnayet sahibidir ağaçlar ve kararlılık sahibidir onlar. Sorgulamazlar yukarı doğru gelişmeyi. Mücadele etmezler bununla. Hoşca buyur ederler bu hali. Ve siz de böyle yapmalısınız.

Aynı kalamazsınız, aziz canlarım. İstediğiniz kadar uğraşın, yapamazsınız.

Bir ağaç gibi olun ve kaldırın kollarınızı Cennete doğru. Yükseklere erişin. Sizin ona ulaşmanız için değilse başka ne içindir ki Cennet? Cennet, zihnen sizinle birlikte yaratıldı. Ve siz de onun için yaratıldınız. Cennete kayıtlısınız, Cennete bağlısınız Dünyaya değil. Zaten Yeryüzündesiniz ve şimdi de farkındalık basamaklarını tırmanmaktasınız. Dağın zirvesine çıkmaktasınız. Tüm istikametleri görürsünüz zirvede ve görürsünüz Dünyayı Cennetten ayıran bir hudut olmadığını. O yükseklikten sınır çizgilerini göremediğiniz için değildir bu böyle. Görünmez onlar çünkü yokturlar orada. Bu, Tanrı hizmetindeki aydınlanmış kimselerin sözünü ettiği gözlerinizdeki ayrımdır. Ağaçlardan da yükseklere erişin, sevdiklerim.

Zemin sizin altınızdadır. Zeminin altınızda olmamasına ilişkin bir kaygı duymanıza gerek yoktur. Bir bedeniniz olduğu müddetçe altınızda da bir zemin olacaktır. Üzerinizde de Cennet vardır. İstifade edin bundan. Cennetin sizi kendi doruklarına taşımasına müsaade edin. Sizindir Cennetin dorukları.

Bazen men edersiniz Cenneti. Varoluşundan men edersiniz onu, sadece ve sadece sizin ayaklarınızın altında olmadığı için. Lakin tadına bakın biraz Cennetin. Size sesleniyor o gelmeniz için. Yemek zamanı diyor.

Tepeden bakıp gözden kaçırmak için değildir Cennet. İtibar etmek içindir o. Tıpkı Kristof Kolomb gibi onu keşfetmeden önce zihninizde bir fikir olmak zorundadır. Kolomb aklındaki asıl diyarı bulamamıştı lakin onun tıpkısı, muhteşem bir yere varmıştı. Hayal kırıklığına uğramış olduğunu düşünmüyorum ne de sizin uğrayacağınızı.

Cennet gereksinimi sizin oraya varmanızdır. Cennet tamamlanmıştır. Sizden başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktur onun. “Boş Yer” ilanı vardır önünde, sizin bir gün geleceğiniz umuduyla. Bu yere ilişkin kontrat zaten sizin adınıza yazılmıştır. Bir göz atmak istemez misiniz? Broşürü bir okumak istemez misiniz? Belki de bir iki fotoğraf çekmek istersiniz daha iyi tanımak için? Aziz canlarım, şimdi gelin, şimdi ziyaret edin. Buraya ışınlayın kendinizi. Cennetin yıldızlardaki yazlığınız olmasına izin verin. Dinlenin, eğlenin, tatil yapın burada. Getirin arkadaşlarınızı. Sahildeki kummuşcasına, biraz Cennet götürün Dünyaya beraberinizde. Dert etmeyin ayaklarınızın Dünyada olmasını. Yukarıda, Cennette olun, Cennete tabi olun.

Çeviren: Engin Zeyno Vural