Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1933 KAINATIN PARLAKLIGI Subat 19, 2006

CENNET#1933 Kainatın Parlaklığı Şubat 19, 2006

Tanrı dedi ki:

Sizi, gelecekte bir gün koruyup gözeteceğime ilişkin anlayış doğru değildir. Ben sizleri şimdi koruyup gözetmekteyim. Başlangıçtan önceki andan beri sizinle birlikteyim ve hiç de meşguliyetsiz değilim. Ben Sükunetim ve böyle olmakla birlikte her an benim korumam ve gözetimim altındasınız.

Bunu kabullenmek güçtür sizin için çünki hayatta bir karmaşa, bir düzensizlik görmektesiniz. Ben görünenin ötesindeyim ve gördüğünüzün ötesi öyle bir düzendedir ki ancak bir tahminde bulunabilirsiniz. Olayların meydana gelişlerindeki düzene ilişkin, olaylar ve insanlar arasındaki etkileşime ilişkin tahminde bulunabilirsiniz ancak. Gördüklerinize rağmen herşey mükemmel bir orkestrasyon dahilindedir, sevdiklerim.

Eğer gezegenler kainatın parlaklığı içinde dönüyorsa ve mevsimler her yıl biri birini takip ediyorsa ve çiçekler büyüyorsa ve bebekler doğuyorsa ve güneş yükseliyorsa her sabah ve yıldızlar beliriyorsa geceleri bu devinimde size de aynı derecede yer verdiğimi farkedemiyor musunuz hala?

Fark şuradadır ki doğanın tümü Benim İrademi takip eder. Güneş, yıldızlar, ay onlar için oluşturduğum seyri takip ederler. Başka bir şey aramazlar. Siz özgür iradeye sahipken onlar değildir. Özgür İrade, siz sahipken gezegenlerin sahip olmadığı şeydir. Elbetteki içinde bulundukları bu gidişattan tamamen mutludur onlar. Sizler arayış içindeyken onlar değildir sevdiklerim, sizler arayansınız . Gerekli olduğu için, arayansınız.

Halbuki ne olduğunu bilseydiniz, Benim İrademi gerçekleştirmenin arayışı içinde olurdunuz. Hayal meyal de olsa bunun “sevmek” olduğunu kavrıyorsunuz. Sevdiklerim, güneşin, ayın ve yıldızların en muazzam hizmeti sevgidir. Onların güvenilirlikleri muazzam bir sevgidir. Kainata büyük bir hizmette bulunmuyorlar mı? Hatta bunun için düşünmeleri dahi gerekmiyor, sevgileri çok muazzam, hizmetleri çok cömert ve mütevazi. Öte yandan sizler, bir taşın üzerine oturup bundan sonra ne yapacağınızı düşünüyorsunuz. Sizin oturup düşünmenizin ve kaygılanmanızın heykelleri yapılıyor.

Bir kutsayıştır bu sahip olduğunuz özgür irade. Neyi arayacağınızı bulma fırsatını tanır size. Sizi bir arayıcı yapar. Size tercih olanağı sağlar ve siz de seçersiniz. Sadece sevgiyi seçin, sevdiklerim. Bir kenara bırakın yargılamayı. Yargılamak içinizdeki boynuzlar gibidir.

Eğer yargılamasaydınız her şey şimdiki gibi olurdu ve lakin eğer yargılamasaydınız tüm dünya farklı olurdu.

Yargılama olmaksızın şüphe de olmazdı. İpuçlarını birleştirmezdiniz. Sizin haklı bir diğerinin ise hatalı olması için neden aramazdınız. Yargılamaktan vazgeçmek her şeyi oluruna bırakmak anlamına gelmezdi. Dünya batmazdı. Yükselirdi o ve umutsuzluğu gerisinde bırakırdı. Küçük görmek kederin öncüsüdür sonuçta.

Yargılama olmaksınızn değer vermeyi sorgulamazdınız. Bunu bilmezdiniz bile. Sevgiye değer verirdiniz. Yargılama olmaksızın, tanırdınız sevgiyi ve matematiksiz tanırdınız onu. İçine dahil olduğunuz sevgi çemberini bilirdiniz. Bu Birliği de tanıdığınız anlamına gelirdi, bir düşünce olarak değil Birliğin ta kendisi olarak.

Yargılamak umacınızdır sizin ve lakin siz onu inayetin koruyucusu olarak görürüsünüz, gerçekte inayetin muazzam bir kaybı olduğu halde. Yargılamak sizi yukarıya çıkarır ve aşağıya indirir. Bununla birlikte insan bir aşağıya bir yukarıya gider. Bu kişiyi yükselmekten alıkoyar. Ve özellikle de yargılayanı.

Ve şimdi de benim söylediklerimi mi tartıyorsunuz, insanların değerini tarttığınız gibi? Bu sizin tekamülünüzü sekteye uğratır. Çabuk mu tekamül etmek istiyorsunuz? Güzel, öyleyse bırakın yargılamayı. Bir kenara itekleyin onu ve yaşamın tahtına sevginin çıkmasına müsaade edin dünyada.

Çeviren: Engin Zeyno Vural