Heaven #3552 Birliği aramak

Tanrı dedi ki:

Aradığınız Benim. İstediğiniz her ne olursa olsun Arayışında Olunan Benim. Yeni bir araba istiyor yada yeni bir aşk arıyor olabilirsiniz; lakin asıl aradığınız Benim. Bu konuda hiç tereddütünüz olmasın. İçinizdeki Tanrı’yım Ben ve aradığınız kendinizsiniz. Ardı ardına listelediğiniz tüm o nesneler, tüm o ihtiyaçlar onlara sahip bile olsanız zamanla sizden uzaklaşırlar. Tam anlamıyla sizin haricinizdedir onlar; dışarıdadır.

Aradığınız tek “Bir” şey vardır o da Benim, dolayısıyla o sizsiniz. Ben ve siz diyoruz, sen ve Ben, Ben ve siz. Bunlar Bizim iletişim kurmak için kullandığımız kelimelerdir. Birliğin tesis edilmiş olduğu daha derin bir iletişim seviyesi vardır; tüm dünyada ve Cennet’in tamamında da Tanrı’dan başka bir şey yoktur. Tek Bir Güneş parlar. Dünyaya pek çok ışın yansır fakat bu ışınlardan her biri güneşindir. Siz nasıl mutluluk verdiği için suyla oynar, onu etrafa sıçratırsanız Güneş de verdiği mutluluk için parlar. Güneş ışınları -ayrı ayrı- kendilerini Güneş’in yegane ışını olarak görebilirler. Güneş ışınları sayısız çokluktadır ancak ışıyan Tek Bir Güneş vardır. Güneşin yansımaları da her halükarda Güneştir.

Fiziksel bir form içinde olmanız sadece bir illüzyondur. Bu illüzyon ise Bir’liğin parçalara ayrıldığı yönündedir; illüzyon hali ise Bir’likten daha yaşamsal, daha önemli bir hale gelmiştir. Birliğin Çoğalmış Hali daha büyük değildir. Evet, muazzamdır ama daha muazzam değildir. Daha büyük, daha muazzam olan Birliktir, öyledir O. BEN öyleyim ve siz ÖYLESİNİZ. O denli iç içeyiz, öylesine birleşik bir haldeyiz ki “Biz” mevhumu da mevcut değildir. Sadece Bir vardır. Ben sizim ve siz de Bensiniz.

Yaradılış muazzam bir şeydir, lakin aynı zamanda muazzam bir yanılsamadır da. Bir dünyanın mevcut olduğu ve siz diye bilinen bir parçamın Benim haricimde bulunduğu yada Benim sizin haricinizde bulunduğum yaklaşımları illüzyondur. Ayrılmışlık hali bir illüzyondur. Birlik hakikattir. Dahilinizde BENİM bulunduğum hakikattir.

Harici dünya, Bizim oluşturduğumuz bu Bir’liğe yönelik hasretinizi, açlığınızı sadece bir yere kadar giderebilir. Dünya ayartıcı, baştan çıkarıcı bir yapıdadır, bunda şüphe yok. Size hizmet eder o ama sizin doygunluğunuzu, tatminkarlığınızı sağlayan Benim; sizi tamamlayan, ifa eden Benim. Sizi seven, hepinizi, herkesi seven, içinizdeki seven Tanrı’yım Ben. Aradığınız sevgidir sizin ve buna sahibim Ben. Buna bol bol sahibim, dolayısıyla siz de sahipsiniz.

Sevgi içinde olmak, sevginin içine dalıp onda kalmak istiyorsunuz. Hayatın dalgaları size sevgi getirirler, siz de sevginizi verirsiniz lakin dalgalar gel-git halindedir; oysa Okyanusun kendi içinde derin bir akışı vardır ve gel-gitler olmaz onda; sevilirsiniz, Engin Okyanusun tüm sevgisiyle ve -bakış açınıza göre Ben veya siz olan- Birliğin Tamlığıyla, Bütünlüğüyle sevilirsiniz. Gerçekten aradığınız, gerçekten istediğiniz şey -Benim ve sizin- Bir’liğimizi idrak etmektir; sizi ve Beni asla başka türlü olmadığı üzere Bir bilmektir.

Sizin ve Benim parfümün kendisini, onun özünü oluşturduğumuzu, dünyanın ise bir parfüm şişesinden ibaret olduğunu söyleyebiliriz burada. Bunlardan hangisi daha değerlidir, hangisi daha önemlidir? Parfüm mü yoksa şişe mi?

Hangisi daha büyüktür, Yaradılış mı, Yaradan mı? İkisi de büyüktür ama hangisi daha muazzamdır?

Hangisi daha büyüktür? Bilgi mi, bilinç mi? Öncelik hangisindedir? Hangisi, hangisine zemin yaratır; onu ortaya çıkarır? Öncelikle varlık mevcuttur; sonrasında ise kendisinin bilincinde olan Varoluş, kendisinin bilincinde olan Varolma hali gelir.

Ya bireysellik kılıfına bürünmüş bilinçten başka bir şey mevcut değilse eğer; öyleyse gerçekte Kim’siniz siz? Bilinç mi yoksa birey misiniz?

Siz ve Ben, Bir değilsek siz kimsiniz peki?

Çeviren: Engin Zeyno Vural