Heaven #3669 Dünya için nasıl bir kutsama olursunuz
Tanrı dedi ki:
Ben seven Tanrıyım; ama sizi şımartan, aşırı derecede üzerinize düşen değilim. Sizi aşırı derecede şımartan bir ebeveyn gibi değilim Ben. Ne olursa olsun, her şeye rağmen sizi severim lakin bu, yaptığınız yada söylediğiniz her şeyin YERİNDE olduğu anlamına gelmez. Her şeye tamam demem Ben. Severim ama farkındayım. Her ikisiyim. Bir başkasına yönelik nezaketsizliğinize destek vermem. Bu sizin nezaketsizliğinizdir. Kendi dünyanıza çok kapılınca bir başkasının kalbini kırabilirsiniz. Ben sizden fazlasını istiyorum ve siz de bunu vereceksiniz.
Almanız gereken sorumluluklar var. Eylemlerinizden sorumlusunuz. En sonunda hepsinin aklandığı ve hiç birinin kalıcı olmadığı doğru olsa da kalp kırmak mazur görülemez. Kendinizi her zaman birinci planda tutamazsınız. Dünyaya bir kutsama olmak durumundasınız ve bir kutsama olarak da kendinizi her zaman birinci plana alamazsınız. Pastanın en büyük dilimi her zaman sizin olamaz. Böyle olması gerektiğini size ne düşündürtüyor ki?
Dünyayı hoş kılın. Dünyayı açın. Kapakları kapatıp tenteleri indirmeyin. Bırakın güneş içeri girsin. Bir dakika için bile olsa dünyayı bir başkası için değerli kılın. Belki de tasavvur edemiyorsunuz ama hiç de yetersiz değilsiniz, ehliyetsiz değilsiniz. Başkaları için kapıları açık tutun. Nezaketsiz davranışlarınızı tabii ki mazur görmeyin. Eğer Dünyada Beni temsil edecekseniz o zaman Beni temsil etmeye başlayın.
Dünyanın anlayışınıza ihtiyacı var. Dünyadaki insanların sizin anlayışınıza ihtiyacı var. Alakanıza, sizden yana dikkate alınmaya ihtiyaçları var onların ve sizin de bunları vermeniz gerekiyor. Bu kadar büyük bir ışığa sahip olan sizler bunu nasıl yapamazsınız ki zaten? Sabırsızlığın, sızlanma ve şikayetlerin nezaketten, teveccühten, saygıdan önce mi gelmesi gerekiyor gerçekten?
Altın Kural, bir sözcük öbeğinden ibaret bir şey değildir. Hayatın sırrıdır. Hisleri, algıları olan Yeryüzündeki hiçbir varlığa saygısızlık etmeyin, hiçe saymayın. Diğerlerinin görünümü, tavır ve davranışları, hatta size verdikleri rahatsızlık nasıl olursa olsun bunun üzerine yükselmeniz gerekir. Bu ise onların yaşama biçimlerinden dolayı hesap vermeyecekleri bir konumda oldukları anlamına gelmez. Sizin kadar onlar da mesuldür. Nihayetinde size engel olurum, onlara da engel olurum. Bu yargılamak değildir. Tanrı evet de diyebilir, hayır da. Başka bir yola sevk ederek, bu yönde teşvik ederek hiç kimseyi küçültmüş olmam Ben; bilakis onlara katkıda bulunurum.
Benim Hükümdarlığım dahilindesiniz ve dünyaya nazik, iyiliksever bir konuk gibi hizmet etmelisiniz. Buradaki herkes konuğumdur ve sizin de tüm konuklarıma, kendinize nasıl muamele edilmesini istiyorsanız öyle muamele etmeniz gerekiyor. Yeryüzündeki ev sahiplerimsiniz. Gelin Benim için çalıştığınızı, işvereninizin Ben olduğumu söyleyelim. Standartlarım yüksek, siz ise bunları karşılayacak donanım ve kapasitedesiniz. Öte yandan Benim için çalışıyor olmanız size bir başkasını ihmal etme hakkını vermez. Hiçbir kalbi kırmamalısınız. Onu ezmemeli, çiğnememelisiniz. Kendi kalbinizi diğer hiçbir kalbin üstünde tutmamalısınız.
Güzel giyinmek ve iyi bir makyaj yapmak için pek çok sıkıntıya katlanıyorsunuz. Hayatın o görkemli küheylanına binip karşılaştığınız insanları onore etmek için de o kadar zaman ve çaba harcayın. Onlar da tıpkı sizin gibi öğreniyorlar. Birazcık ihtimam, alaka, birazcık nezaket çok mesafe kat eder. Bu aptallık değildir. Bu bilgeliktir. Size düşen daha yüksek bir frekansta olmak, daha yükseğe ışımaktır ve hayat sizi zıvanadan çıkardığında da daha yüksek bir frekansa çıkma fırsatınız olur.
Yeryüzünde kısıtlamalar, bir takım davranış kuralları vardır. Kendiniz için daha yüksek standartlar belirleyin siz. Davranışlarınıza, tutumunuza dikkat edin, özen gösterin. İsmime layık olun. Sıkıntı ya da rahatsızlıklarınızın değil Benim kalbimin dağıtımcısı olun. Terbiyeli davranın can çocuklar, terbiyeli.
Çeviren: Engin Zeyno Vural