Heaven #3657 Güneş açıyor
Tanrı dedi ki:
Sizden istediğim benliğinizin dışına çıkmanız; yani size atfedilen, dünyanın size verdiği ve sizin de benimsediğiniz benliğinizin dışına çıkmanızdır. Bırakın baskıladığınız asıl kimliğiniz dışarı çıksın ve siz de önüne geçilemez bir mutluluk haline gelin. Kendinizi baskılamak, aşağıda tutmak çok enerji alır. Uçmayan bir kuşu tasavvur edebilir misiniz hiç? İşte bu siz olabilirsiniz canlarım, henüz uçmaya, kanat çırpmaya ve kendisini bırakmaya cesaret edememiş bir kuş. Uçmaktan korkan bir kuş tasavvur edebilir misiniz? Kuşlar uçmak içindir ve siz de öylesiniz.
İçinize kapanmanız murad edilmez sizin. Kendinizi özgür kılın. Dolayısıyla size bir kez daha maziyi bırakmanızı tavsiye ediyorum. Sadece bırakın onu. Maziye saplanıp kalmayın artık.
Artık göz yaşı dökmeyin; ya da devam edin ve ağlayın. Ölüp gidenlerin yasını tutun. Yeniden birleşecek, bir araya geleceksiniz. Lakin hayatın tam ortasında olan sizlerin hayattan kaçıp gizlenmenizden dolayı yas tutmak durumunda kalmayalım.
Kendinize empoze ettiğiniz tüm sınırları bir kenara bırakın. Üzerinize aldığınız tüm o sınırları bırakın. Kendinizin olun. Cesaretle işe koyulan kendi ışığınız olun. Gölgelerin ardına saklanmayın artık. Güneşin bir Varlığısınız. Bunu da bilinir kılabilirsiniz.
Işığınızı yansıtmayacaksanız sizi neden ışıktan yaratmış olayım ki? Işığınızı içinizde tutmanız için yaratmadım sizi Ben. Gizlenesiniz, dışarı çıkmaya tereddüt edesiniz, günün ışığı olmaya, ışığınızı herkese saçmaya gönülsüz olasınız diye yaratmadım sizi. İçinizde muazzam bir ışık var. Artık bırakın da bu ışık dışarı çıksın ve siz de neden yaratılmış olduğunuzu görün.
Maskelerin, kostümlerin ardına saklanmak için yaratılmadınız. Günün parlak ışığı için yaratıldınız. Neyi bekliyorsunuz? Birisinin onayını mı? Ben onay veriyorum size.
Başkalarının fikir ya da görüşleri ışığınızı soldurmak zorunda mı? Belki de onaylanmamayı bekliyorsunuz ve bu beklenti başınızı önünüze eğiyor.
Saklandığınız yerden çıkın artık. Teslimiyet budur canlarım. Teslimiyetin anlamı budur. Ortaya çıkmaktır.
Doğumunuzla birlikte çok değerli bir sertifika da ortaya çıkmış oldu ve siz onu açmaya bile cesaret edemediniz. Sertifikanın üzerinde “Yaradan’nın Sevgisinin yeni doğmuş çocuğu,” diye yazıyordu. Doğumunuzdan duyduğum o olağanüstü sevinci bir tasavvur edin.
Siz hala o yeni doğmuş çocuksunuz, ama kenarda durup size tamam diyen; iyi olduğunuzu, gerçekten gerçek olduğunuzu, dünyanın empoze ettiğinden ve benimsediğinizden çok daha fazlası olduğunuzu söyleyen bir işaret bekliyorsunuz. O işareti şimdi size veriyorum Ben. Sevgimin göz alıcı gün ışığının huzuruna çıkıyor, iyice ona doğru yaklaşıyorsunuz; o ışığı Yeryüzüne ve onda yaşayıp size başkalarıymış olarak görünen tüm insanlara yansıtıyorsunuz. Onların hepsi sizsiniz; Yaradan’ın Yeryüzünde olduğuna dair, iyi olduklarına, onaylandıklarına dair onlar da sizden bir işaret bekliyorlar. Daha başka neye ihtiyaç var ki? Benim için ve doğrulardan bir hayli sapmış olan Dünya için ne denli önemli olduğunuzu bilmekten başka neye ihtiyacınız var? Işığımı herkesin göreceği şekilde bir kez yansıttınız mı dünya nasıl bir değere ulaşacak kim bilir?
Gelin ve Hilkatıma (*) gülümseyin, kendinize gülümseyin. Benim canım olan sizler kendinizi bilmek ve kendi hakikatinize karşı dürüst olmak zorundasınız. Yeryüzüne gönderilmiş bir melek olduğunuzu bilmek zorundasınız. Kendinizi hiç de melek olarak görmüyorsunuz ama evet, Yeryüzünde doğmuş meleklersiniz. Üzerinizdeki kostümü çıkardığınızda Cennet’teki o aynı meleksiniz işte, her zamanki sizsiniz. Eğer kendinizi bir melekten daha küçük görüyorsanız, görmüyorsunuz demektir. Bakın Güneş açıyor işte.
(*) Hilkat: Yaradılış
Çeviren: Engin Zeyno Vural