Heaven #3553 Sihirli bir değnek
Tanrı dedi ki:
Arayın, bulacaksınız.
Eziyeti, zulmü arayın; baktığınız her yerde onu bulacaksınız. Daha azını göremezsiniz bile.
Güzelliği arayın; baktığınız her yerde onu göreceksiniz. Başka şeyler çok nadir olacak.
Elinizdeki kaleydoskopu hangi açıyla tutuyorsanız onlarla çevrilisinizdir. Görünen, görenindir. Kendinizi diğer başka her şeye ikna edebilirsiniz. Diğer her şeye paye verebilirsiniz.
Muazzam bir güzellik ve yüreklilik vardır. Bu mevcuttur. Çirkinlik ve ürkeklik de vardır. Ayağınızın altında bir yol ve yukarıda da bir gökyüzü vardır. Peki siz nereye bakıyor ve neyi kalıcı kılıyorsunuz? Nereden bakıyor ve neyi arıyorsunuz?
Bir bebek mutluluk verir. İlgi ve ihtimam da ister o. Hayatın kendisi de ilgi ve ihtimam ister; peki sizin ilginiz, dikkatiniz ne yöndedir? Ayaklarınızı sürükleyip etrafa öfkeli gözlerle mi bakıyorsunuz, yoksa enerjik adımlar atıp gülümsüyor musunuz? Bugün hangi rolü oynuyorsunuz? Bugün kaleydoskopu hangi yöne çeviriyorsunuz?
Hayatınızın çarkını döndürüyorsunuz? Fotoğrafçı sizsiniz. Resimleri siz çekiyorsunuz. Zumlu veya teleskopik mercekler kullanıyorsunuz. Aynı resimleri tekrar tekrar çekiyorsunuz.
Cennet Bahçesindeyken bile seçenekleriniz vardır ve siz de tercihler yapıyordunuz. Tercihleriniz önemlidir.
Bir restorana gittiğinizde menüden istediğiniz yemekleri seçersiniz. Menüdeki her şeyi seçemezsiniz. Tercihler yaparsınız. Ne istiyorsanız onu seçersiniz. Yakınabilesiniz diye sevmediğiniz bir şeyi sipariş etmezsiniz. Hoşunuza giden bir şeyi söylersiniz.
Göreli hayatın ürkünç boyutu zaten mevcuttur. Hayatın bu yönünün büyütülmeye hiç de ihtiyacı yoktur. Buna vurgu yapmanız asla gerekmez.
Yabani otlar bile bir amaca hizmet ederler. Onları yolarken de o yabani otların mevcudiyetlerini sevebilirsiniz. Yağmuru ve güneşi sevebilirsiniz. Eğer yağmuru sevmiyorsanız, yağmurun dışında kalabilirsiniz. Bunda bu denli zor olan ne vardır ki?
Kendi kendisini bulan bir uğur parası olabilirsiniz.
Kendisini sallayıp kendi etrafında dönerek nice hazineleri keşfeden bir sihirli değnek olabilirsiniz. Bu değnekle ızdırapların arayışında olmanız tabii ki gerekmiyor, ama isterseniz tercihinizi bu yönde de kullanabilirsiniz. Bu yönde bir seçim yapmıştınız da zaten. Artık güneşten yana bakın ve önünüze düşen ışığın iyi olduğunu, yağmur denli iyi olduğunu bilin.
İyi talihi arayın, bu arayışı bulabildiğiniz en geniş kaplarla yapın.
İpuçlarını doğru yerlerde arayabilirsiniz.
Sherlock Holmes çözmek için suçları araştırırdı. Önce suçu bulurdu, sonrasında da failleri.
Siz de sevginin ve güzelliğin dedektifi olun. Canınız ne istiyorsa onu arayabilirsiniz. Size sadece aradığınız şeyleri bulacağınızı söylemiyorum Ben; lakin en çok neyin arayışındaysanız büyük çoğunlukla da onu bulacaksınız.
Dertlere, problemlere odaklanıp da mutlu olamazsınız. Kör olmak, gözünüzü kapamak zorunda değilsiniz ama hayattaki olumsuzlukları gördüğünüzde, bunlarla karşılaştığınızda da zafer kazanmış bir ruhiyeye kapılmanız gerekmiyor. Hah, işte yabani bir ot. Hah, işte bir küstahlık. Hah, işte müsaade edilmemesi gereken bir şey
Güzellikleri araştırın, bunun arayışında olun; bulacaksınız. Dağınıklığı, kiri, pası araştırmak zorunda değilsiniz. Tamam, bırakın bunlar da olsun ama siz sevgi ve güzelliğin kaşifisiniz, bunların peşindesiniz. En çok neyi istiyorsanız büyütecinizi onlar için kullanın.
Dünyada yeterince sıkıntı ve dert vardır. Bunlar zaten kanıtlanmıştır. Bu yönde daha fazla kanıta ihtiyacınız yoktur. Öyleyse neden bunlar için daha çok kanıt istiyor, bunların arayışında oluyorsunuz ki? Neden bu nevi göstergelerin üzerine atılıyorsunuz? Bunları neden ilan ediyor, manşet konusu yapıyor ve “cık cık cık, tüh tüh tüh,” diyorsunuz?
Camdan dışarı bakın ve serçeleri görün.
Kendi güzelliğinizden yana bakın; bunu tüm yüreklere ve alınlara bir amblem gibi nakşedin. Dünyanın ışığısınız.
Çeviren: Engin Zeyno Vural