Heaven# 3544 Uykuya geri dönmeyi istemek
Tanrı dedi ki:
Dışarıdaki bir yaprağa bakın ve Benim Yaradan olduğumu idrak edin. Tek bir yaprak yeterlidir; lakin bakacağınız ve Benim Yaradan olduğumu idrak edeceğiniz koca bir Kainat vardır önünüzde.
Avuçlarınıza bakın ve Benim yaratmış olduğum ihtişamı idrak edin. Dünyaya vermiş olduğum armağanların peyzajı dahilinde insan yapımı olan ayaklarınızın altındaki o kilime bir bakın. Sizlere bahşettiğim şeyleri dikkate aldığınızda nasıl sevgiyle sarılı olmazsınız, nasıl sevgiyle bakmazsınız ki?
Dışarıyı görmenizi sağlayan pencere camlarına bakın. Işığı süzen perdelere bakın. Işığa bakın.
Benim Hilkatımın(*) dahilinde yaşayıp da sevinçten nasıl parendeler atmazsınız, bunu soruyorum size. Gözlerinizi açıp da tam önünüzde görmenizi beklediği öylesine sürprizleri, öylesine armağanları var ki Kainatın.
Canınız yataktan çıkmayı her zaman istemiyor biliyorum. Yorganların, battaniyelerin altında daha çok kalmak istiyorsunuz. Fakat aynı şekilde yatağa gitmeyi de canınız her zaman istemiyor. Uyanık kalmayı tercih edebiliyor, hiçbir şey kaçırmak istemiyorsunuz.
Bugün size neler sunuyor acaba? Güzellikler ve nice harikalar getiriyor o. Açan bir çiçek var, filizlenen bir tohum var, siz varsınız, BEN varım. Nasıl da bir terkibiz Biz, nasıl da verimli, nasıl da üretken bir alan şu hayat. Yaratmış olduğum tüm harikalar sizler için. Dünyada hayatın filizlendiği ilk andan itibaren tüm imkanları önünüze serdim. İçmeniz için su, beslenmeniz için yiyecek ve üzerinde yuvarlanmanız için çayırlar verdim. Tepeler ve vadiler verdim. Dağlar ve göller verdim. Nefes almanız için hava, sevmeniz için güneş ve ay, bakarak dilekler dilemeniz için yıldızlar verdim size. Hiçbir şeyi atladım mı? Kusurlu yada noksan bir şey mi yarattığımı düşünüyorsunuz yoksa?
Ördekleri, filleri ve diğerlerini yaratmamla ilgili olarak ne hissediyorsunuz peki? Benim yaratıcılığım hakkında ne hissediyorsunuz? Yaradılışın dalga dalga yayılan enerjisini hissedin ve Benim suretimden yaratılmış bir Varlık olduğunuzu idrak edin. Benim suretim engindir, çok geniş kapsamlıdır o. Etrafınızda gezinirken göremezsiniz Beni. Yatağa geri dönmek arzusu içinde göremezsiniz Beni. Üzerinde yürümeniz için size bahşettiğim toprağı tekmelerken göremezsiniz Beni. Payıma düşenlere hayıflanırken göremezsiniz Beni.
Cömertçe size akıttığım hazineleri fark etmezsiniz ama kaldırımdaki çatlakları görür ve bu durum karşısında şaşkınlığa düşebilirsiniz. Eğer ayrıntılara dikkat etmeniz illa ki gerekiyorsa –tıpkı güneşin yolunuzu aydınlatmak için gökyüzünden fışkırdığı gibi- kaldırımda açacak denli hayatı seven bir çiçeğe verin dikkatinizi.
Üzerinde yürüdüğünüz toprağı neden öpmüyorsunuz? Neden dans etmiyorsunuz? Sevmekten ziyade eleştirmeyi ne zaman öğrendiniz? Seven bir insan mı yoksa eleştiren bir insan mı olmak istiyorsunuz?
Başlı başına bir mucize, bir harika olan Yaradılışı bundan daha az bir şey olarak görüyorken yataktan çıkmak istememenize şaşmamak gerek. Dört bir yandan mucizelere rastladığınız halde mucizelerin meydana gelmesini bekliyorsunuz.
Eğer Yaradılışa ve ondaki yerinize tepeden bakıyorsanız bir kez daha bakın o zaman. Sevinçten parendeler atın. Dahilinde olduğunuz bu muazzam projeye bakın ve deyin ki: “Kutsanmışım ben. Tanrı Bana nimetlerini sunduğu için kutsanmışım. Güneş, ışıklarını üzerime ve diğer her şeye yansıttığı için kutsanmışım. Kutsanmışım ben; çünkü Tanrı’nın İradesinin Yeryüzündeki tezahürüyüm. Tanrı’nın kendisini ifadesi olarak yaratılmış Tanrı’nın sevgisiyim ben. Sabahları yataktan nasıl sevinçle çıkmam ki? Belki de bunu yapmak şimdiye kadar hiç aklıma gelmemişti; ama hatırımdadır artık.”
(*) Yaradılış (Ç.N.)
Çeviren: Engin Zeyno Vural