Heavenletter #4356 Çekin, çekin kürekleri
Tanrı dedi ki:
Fareler koşuştururlar. İnsanlarınsa keyif veren bir hızla yol almaları murad edilir. Koşuşturmadan, telaşa kapılmadan da işleri hızlıca görmek, meseleleri çabucak halletmek hatta biraz daha hız kazanmak mümkündür. İşin çaresi, yolu sükunettir, sakinliktir. Çılgınca bir heyecana, paniğe kapılmak değil.
“Irmak boyunca sakince çekin kürekleri, yürütün teknenizi, (*)” demek acele edin demek değildir. “Akış boyunca sakince çekin kürekleri; sürdürün, ileri taşıyın hayatınızı,” size bugünkü mesajımdır Benim.
Görünüşte düşük bir hızla nasıl da çabuk yol alır bir fil. Önündeki tomrukları, kütükleri kaldırarak, iterek ilerler, hiç zaman kaybetmez.
Bir aslan kolaylıkla, rahatlıkla koşar, sıçrar. Gittiği yönü bilir ve o yönde kalır. Orada burada oyalanıp takılmaz. Rotası düzdür. Hani kuş uçuşu denir ya, öyledir işte.
Yavaşlamak, yavaş gitmek anlamına gelmez. Enerji ve hareket kaybı yaşamamak anlamına gelir. Kaygıyı geride bırakmak anlamına gelir.
Tabii ya; kaygı duymuyorsa şayet insan niye aşırı bir heyecana kapılsın, panik yaşasın ki zaten? Kaygının değerli bir şey olmadığını zaten biliyorsunuz.
Sadece zaman baskısı altındayken verimli şekilde hareket edebilenler; zaman baskısı olmadan da verimli hareket edebilmeyi deneyin, buna gayret edin. İşe daha erken koyulun isterseniz.
Kömürün baskı nedeniyle, üzerindeki basınç nedeniyle elmasa dönüştüğü doğrudur. Ama çırpınıp koşuşturan sizler elmas haline gelmiyorsunuz. Boşa gitmiş devinim oluyorsunuz.
Sakinleştiren, sükunet veren çaylardan için biraz. Gerçekte Kim olduğunuzu hatırlayın.
İstediği şeyleri yapacak zamanı olmadığını düşünerek etrafta kaygıyla koşuşturup duran, geç kalacağından, işleri yetiştiremeyeceğinden endişe eden bir Tanrı’yı hayal edebiliyor musunuz? Tanrı Ebediyet dahilinde çalışır, zamanın hükmü altında değil.
Eğer illa dünyanın değer yargılarını takip edecekseniz onun sükunetten, sakin olmaktan yana olan telkinlerini izleyin bari.
Ye peki kaplumbağayla tavşanın hikayesine ne demeli? Yavaş fakat istikrarlı olan yarışı kazanır bu hikayede. Ama yarışı kazanmak için yavaş olmak zorunda da değilsiniz. İstikrar yeterlidir. Sükunet yeterlidir. Paniğe yer vermemek kafidir size.
Ateş parçası diye bir tabir vardır. Tamamlamanız gereken bir iş varsa onu tamamlayın. Yemek yaparken yemeğiniz bir an önce pişsin diye ateşi sonuna kadar açmazsınız değil mi? Aşırı ateşte yanarsınız. Yemek yapmanın da bir yarış mı olması gerekir illa?
Yapmanız gereken bir iş varsa bunu yapın sadece. Ne yarışın ne de aylaklık edin. Sadece tamamlayın bu işi.
Son dakikayı beklemeyin. O işi bir an önce bitirin. Kendinizi böyle yaparken görün.
Dünyanın sizi yarattığını, şekillendirdiğini söylediğim gibi sizin de dünyayı yaratıp şekillendirdiğinizi söylüyorum. Aynı şekilde, önünüzdeki işler üzerinde de bir tesiriniz vardır, onlara etki edersiniz. Paniğe kapılmaya, yarışa girmemeye çalışın. Tüm işleri yetkin bir şekilde halleden sakin bir insanmışsınız gibi yapın işlerinizi. Bu açıdan baktığınızda at da her zaman arabanın önünde koşulu olmaz. Aceleci olmak yerine yetkin olmaya gayret ettikçe ustalaşır, yetkinleşirsiniz. Yetkin olmak bir dahaki seferde daha koyladır artık. Sizi hırpalayan şey önünüzdeki iş ya da mesele değildir. Kendinize yönelik algınızdır.
Eğer karman çorman bir ev istemiyorsanız onu dağıtmayın o zaman, içini ıvır zıvırla doldurmayın. Bu durum zihniniz için de geçerlidir. Sizi telaşa ve koşuşturmaya sevk eden şey de dağınık, ıvır-zıvırla dolu bir zihindir. Yolu düşünceleriniz gösterir, düşünceleriniz rehberlik eder.
Eğer panik olabiliyorsanız, buna bir güzel muktedirseniz sakin de olabilirsiniz. Hangisi Hakikattir canlarım, sükunet mi yoksa panik mi?
Ne yaptığınızı bilin ve onu yapın. Gerilim yaratmayın artık. Gerilim bir alışkanlıktır. Eski bir alışkanlıktır. Esnek olmak daha iyidir. Yapmanız gereken işleri yapın, onlardan da yakınmayın, sızlanmayın. Kendi kendinize artık hiçbir zaman “Yetiştiremeyeceğim,” demeyin. Kendinize başka bir şey söyleyin.
Zamanı beklemek zorunda değilsiniz. Zamanı siz yaratırsınız. Zamanı siz harcarsınız. Önünüzdeki arkanızdaki işleri yapın şimdi tamam mı?
(*) Çocuk şarkısı: Row, row, row your boat, gently down the stream.
Çeviren: Engin Zeyno Vural