Bakın, sizin bir sorumluluğunuz var. Dünyayı daha yükseklere taşımaktan sorumlusunuz. Ayaklarınızı havaya dikerek oturup beklemek size göre bir şey değil. Bir kez bile olsun artık yakınıp söylenmemenizi istiyorum sizden, tamam mı? Hatırlamanızı istiyorum. Beni ve yüksek vibrasyonlar yayabileceğinizi hatırlamanızı istiyorum. Zaten niye bunu yapmayasınız ki? Dünyayı yükseklere taşımayı, ona moral vermeyi neden istemeyesiniz ki?
Şikayet etmekten daha iyisini yapabilirsiniz. Siz kimsiniz ki şikayet ediyorsunuz? Mezar taşınıza “Çok iyi bir şikayetçiydi. Harika yakınırdı,” diye yazılmasın; buna izin vermeyin siz.
Ne yapmakta olduğunuz üzerine düşünün. Kusurlar, hatalar bulmak zekilik değildir. Prenses ve bezelye tanesi olmak zekilik değildir, akıl değildir bu. Önemli olan memnuniyet duymaktır. Kusurları, hataları bulmak zor değildir ki. Hayatınız boyunca bunu yapıyordunuz zaten. Memnuniyetsizlik içinde olmak zeka gerektirmez, harika olduğunuzu göstermez. Eğer öyle olsaydı siz de harika olurdunuz değil mi?
Memnuniyetsizlik duyulacak bir şey bulmak olağanüstü değildir. Son derece sıradan, olağan bir şeydir bu. Sıkıcıdır. Gelin de farklı bir bakış açısı bulun siz. Kendinizi mutlu kılmanın yollarını bulun.
Benim ya da bir başkasının sizi mutlu etmesini istersiniz. Bu sizin işinizdir canlarım. Bir an için olsun durarak ve bakış açınızı yükselterek kendinizi mutlu kılmaya başlayın siz. Yükseklere bakın. Orada bir güneş ve ay var; yıldızlar ve bir gökkuşağı var. Sizin yapmakta olduğunuz şeyi herkes yapabilir. Ne yaptığınıza bir bakın. Küçük çukurlara, köstebek deliklerine bakıyorsunuz siz.
Kusurları, hataları bulmak sizin için rahatlatıcı ve konforlu bir şey olabilir ama yine de üzerinde yatmakta olduğunuz o şikayet kanepesinden kalkmamanız gerekiyor olabilir. Zamanınızı en iyi geçirme şekli bu mu gerçekten? Yapabildiğinizin en iyisi bu mu? Yakınıp şikayet etmek, söylenip durmak ve varoluşçu olmaya çalışmak kafidir artık. Bundan bıkmadınız mı? Dünyanın sizin için nasıl dönmesi gerektiğine dair örnek teşkil eden bir uzman olmaya çalışmaktan bıkmadınız mı?
Dünyayı serçe parmağınızın üzerinde aylak aylak döndürmeyi, havanda su dövüp durmayı bırakın artık. Ayağa kalkın ve dünyayı her iki elinizle, sıkı sıkı tutun. Dünyaya kiropratik(*) bir ayar verin, böyle şifalandırın onu. Şikayet etmekten başka bir şeyler yapın. Yapacak daha iyi bir şeyleriniz tabii ki var.
Her şey hakkında söylenip durmak neden sizin için bu kadar önemli ki? Yumurtalar yeterince iyi pişmemiş! Kızarmış ekmekler soğuk! Yanlış insan seçilmiş! Dünya iyice berbat bir yer olacak!
Peki, kalkın öyleyse. Bir başka hobi bulun siz. Şikayet etmek zevkinize hitap ediyor olabilir ama size yakışmıyor bu, yaraşmıyor.
Bundan böyle kendinizi mutluluk-bulan, mutluluk veren, mutluluk yanlısı ve dağıtıcısı bir insan olmaya adayın. Ağzınızdan hiçbir sızlanma çıkmasın. Şikayet edenlerden kimse hoşlanmaz ki.
Gelin de bir ilham perisi olun şimdi. Düşünceleriniz uçuşsun etrafta ve içinde yaşadığınız dünyanın iyiliği, tekamülü için olsun onlar.
Eğer hoşunuza gitmeyen bir evde yaşıyorsanız oradan taşınabilir ya da duvarlarını boyayabilirsiniz. Nereye taşınacaksınız ki peki? Taşınacak neresi var? İyisi mi boyaları, fırçaları çıkarın ve dünyayı boyamaya başlayın siz. Dünyayı harika renklerle boyayın. Kamburunuzu çıkarıp bezgin bezgin durmayın öyle. Dünyada bir değişim yaratın.
Bir bahçe yapın. Arabanızı yıkayın. Kaldırımı süpürün. Canlı canlı yürüyün. Kendinize gülümsemeyi öğretin. Suratsızlık etmeyin artık. Dünyayı aşağıya çekmeyin bundan böyle. Şikayet etmek akıllıca değildir. Gerçekten öyle olduğunu mu düşünmüştünüz yoksa?
Kendiniz hakkında o kadar da düşünüp durmayı bırakın artık ve olmak için doğduğunuz üzere bir esin kaynağı olun siz. Dünyayı yükseklere taşıyın. Bunu yapmak için de kendinizi yukarıya taşımanız, kendinizi yüksekte tutmanız gerekir. Taşınması gereken bir bagaj olmanıza müsaade etmeyin artık. Kendi kendinizi taşımaya ve hepsi daha yüksek bir frekanstan bakabilsin diye yıldızları aydınlatmaya başlayın siz. Yüksek bir frekans yayın. Bunu yapabilirsiniz. Mazeretler bulmayın.
(*) Omurga ve sinir sisteminin (ilâçsız ve ameliyatsız) sağlığının korunması için tasarlanan ve tümüyle ellerle yapılan bir tedavi şeklidir. Kiropraktik kelimesi, Yunanca “Chiros” (el) ve “Practicos” (uygulama) kelimelerinden gelmektedir. (ÇN.)