CENNET#2013 Sizin Şiiriniz Mayıs 10, 2006
Tanrı dedi ki:
Sevdiklerim, her ne olursa olsun , sakınılan, dokunulmaz Tanrı Varlığısınız. Asla daha fazlası değildiniz –daha fazlası yoktur olunabilecek – ve asla bundan daha azı da değilsiniz. Kendinizi daha az olarak gördüğünüzün farkındayım. Olduğunuz İlahi Varlıktan daha azmışcasına davrandığınızın farkındayım, lakin bunlardan hiçbiri değiştiremez sizin ne olduğunuzu, bir santim bile değiştiremez. Sizi olduğunuz gibi yarattım. Yapacağınız bir şey yok bununla ilgili.
Aksini ispat etmek için her şeyi yapabilirsiniz. Değersizliğinizi ispat etmek için öfkeye dahi başvurabilirsiniz. Bu kadarı yeterli, sevdiklerim. Hiçbir mantıklı neden yoktur sizin sakınılan, dokunulmaz Hakikatinize inanmamak için. Hiç birşeyi değiştirmeyeceksiniz. Hatalı kanaatinizi derinleştirebilirsiniz sadece. Dünyadaki herkesi kandırabilirsiniz lakin saçınızın bir telini bile değiştirmeyecektir bu. Neden, sevdiklerim, fazlası olduğunuz halde daha az olduğunuzu düşünmekte ısrar ediyorsunuz?
İnsanoğlu Tanrıyla mücadele etmektedir. Kimin kazanacağını düşünüyorsunuz? Zaten kazandım Ben. Ve size de kendi-değerlilik hissinizi kazanmak kalıyor. Şimdi kazanın onu. Anlaşılmaz şeyler gevelemeyi bırakın. İnsan Bedeni içindeki Tanrısallıksınız. Fiziksel bedenin ortaya çıkışıyla birlikte kendinizi ölçmeye başladınız ve kendinizi talep ederken buldunuz. Ölçmeye gerek yok. Sadece kabul edin. Tüm o mezuraları bir kenara bırakın. Hatalı onlar.
Aritmektikte hata yaptığınız zaman hataları hiç tereddüt etmeden silersiniz. İyi öyleyse, şimdi de kendinize ve diğerlerine biçtiğiniz değerlerdeki hataları silin. Sadece kendi vizyonunuzdaki küçük bir değişikliğin dünyayı da değiştireceğini düşünün. Düşüncelerinizle ilgili olarak silgi kullanmaya başlayın. Dikkatinizi, alıp götüren şeylerden zenginleştiren, arttıran şeylere yöneltin. Toplama yaptığınızı düşünürken çıkarma yapmaktaydınız.
Benim İrademi daha ötelere taşımanız için şövalyelik ünvanı verilmişti size, Cennette. Hafıza kaybı içindeki bir şövalye bile şövalyedir hala. Sadece şövalye olduğunu unutmuş bir şövalyedir o. Nasıl da bir şey unutmak için ama! Ünvanınız Kral tarafından verilmişti size. Tanrı tarafından Mukaddes bir Varlık olarak atanmıştınız.
Tüm bu kutsal şeylere sadakat yemini ettiğinizi unutmuş olabilirsiniz lakin unutmadım Ben, ki unutsam bile bir şey farkettirmezdi bu — sanki unutabilirmişim gibi! Anlaşmamızı yüreğiniz ve ruhunuzla imzalamıştınız ve riayet edeceksiniz ona. Tesadüfen de olabilir bu. Farketmez, seçeneğiniz yoktur bunda, sevdiklerim. Diğerini neden seçtiğinizi bilmiyorum lakin en fazla yapabileceğiniz geciktirmek ve kendinizi engellemek olabilir, ikrar edene dek. Kendinizi engelleme konusunda çok başarılıydınız. Aslında ayrıcalık istemiyorum sizden. Fazlasını vermenizi istiyorum sizden ki fazlasını kabul etmedeki muktedirliğiniz teslimiyet olarak adlandırılmaktadır. Olduğunuz iyiliğe teslim olun. Seve seve teslim edin kendinizi. Size vermiş olduğum sevgi kalkanına teslim edin kendinizi. Sevginin beyaz atına binin ve koyulun yola. Dört nala gidin! Başka zaman parlatırsınız zırhınızı. Şimdi sadece sürün atınızı.
Üzerinde düşünüp anlayacak bir şey yoktur sizin için. Sadece Benim size yönelik planımı kabul edin. Tam ve doğrudur Benim resmim. Etrafta sürüklemekte olduğunuz resim ise ıskalamaktadır ana noktayı.
Bir şiir onu oluşturan kelimelerin fazlasıdır. Ki siz de sizi oluşturan parçaların fazlasısınız. Şiirler kelimelerden oluşur lakin kelimeler şiirin konusunun dışındadır. Şiir kelimelerin ötesindedir. Ki siz de, Tanrı tarafından sevilen İnsan Varlığı, siz de öylesiniz. Kendinize ve dünyaya göründüğünüzden çok daha fazlasısınız. Benim yazmış olduğum “sizin” şiirinizi yakınınıza çekmenin zamanıdır şimdi. Şimdiye ne dersiniz?
Çeviren: Engin Zeyno Vural