CENNET#1955 Kalbinizden Yayılan Işık Mart 30, 2006
Tanrı dedi ki:
Gerçekten sizin içinizde, sizin beraberinizde ve de herkesin içinde olduğumu gördüğünüzde bunun dahası ne olabilir ki? Adımlarınız uçarcasına olmayacak mı? Düşünün bunun üzerinde. Devasa bir metropoldeki büyük bir caddede yürürken bile parmak uçlarınızdan başınızın tepesine dek beraberinizde, içinizde ve dışarıda bir Tanrı olduğunun farkına varacaksınız. Etrafta pek kimselerin görünmediği bir şehrin sessiz ve dar sokaklarında yürürken de hala Tanrı’yla sarmalanmış ve onunla dolu olacaksınız. Bir gün bunun farkına varacaksınız. Çabasızca olacak bu. Kabul edeceksiniz: “Evet, böyle oluyormuş bu” diyeceksiniz.
Bununla beraber deneyiminiz kelimelerin de ötesinde olacak. Sınırsızlığı, sonsuzluğu ifade edebilecek bir kelime yoktur. Ne denli çabalarsanız çabalayın, ne deneyimin ruhunu yansıtabilir ne de onun hakkını verebilir kelimeler. Benimle Birliğin ve yaradılıştaki herkesin ve herşeyin yakınına geldiğinizde ne anlamı kalır artık kelimelerin, tanımların, açıklamaların. Kelimeler, tıpkı yenen çok lezzetli bir şeyin ardından ağızda kalan tat gibidir.
Her zaman hoşça ağırlandığınız bir yerde hissettiğiniz o sıcak karşılamayı artık görmeye, anlamaya başladığınızı tahayyül edin. Değişen bir şey yoktur! Sadece farkındalığınız kendisine açılmıştır. Kalbiniz açmakta olan muhteşem bir çiçek gibidir. Çiçeğin kendisi açmakta, her yere ulaşarak lakin hiç bir yerde durulmayarak kalbinizi köşe bucak doldurmakta, damarlarınıza akmakta ve her yere çağlamaktadır. Dünya kalbinizden yayılan ışıkla dolmaktadır. Kalbiniz bilinen bir öyküde bahsi geçen mayalanmaya bırakılmış o hamurun hikayesi gibidir, hani önce içinde bulunduğu kabı, sonra tüm evi sonra da tüm bir şehri dolduran.
Sadece kalbiniz çok daha ince seviyelerdedir. Her yana doğru kabarışını göremezsiniz onun. En iyisi kalbinizin dolu olduğunu bilmektir, onun açılan çiçeği olan ikrarla dolu olduğunu.
Bir anda yüreğinizin tüm dünyaya hakim olduğunu öngörüyorum Ben. Onun hızla büyüyüp serpildiğini.
Devasa bir çalı süpürgesi gibidir o, tüm pislikleri süpürüp uzaklaştıracak.
Tüm yüreklerin asıdır yüreğiniz.
Kendini dünyaya teslim eder. “Buradayım, al beni” diye duyurur kendini. Şöyle konuşur yüreğiniz: “Tüm dünya için yayındayım ben. Tat katarım dünyaya. Tüm yakalarına, sınırlarına ulaşır, ele geçiririm. Tüm dağlarından püskürürüm onun. Çayırlarındaki otları dalgalandırırım. Dünyaya teslimiyetimde hakimi olurum onun. Yeniden şekillendiririm. Fırlatıp atmam onu bir kenara lakin yeniden yapılandırırım. Bambaşka bir kalıba büründürürüm onu. Temizlerim tüm camları. Işıldamalarını sağlar, parlatırım gümüşleri. “
“Trafiği düzenlerim. Tüm okul geçitlerindeyim ben.”
“Ben, o güzel yürek, bilmeni isterim ki, çok yakınım Ben Tanrıya. Tanrının ve benim gerçekten varolduğumuzu bilmeni isterim. Sevgi olarak biliniriz biz. Tanrı ve sevgi biribirleri ile mübadele edilebilirler bu yürekte. Ve Tanrı yegane muhtevasıdır can-ı gönülden konuşan bu dopdolu yüreğin.”
“Benim sözde sahibim olan senden, içinde atan bu yüreği düşüncelerinin sınırlarından kurtarmanı istiyorum. Benim sözde sahibim olan senden, bir tane bile sınırlandırma, bir tane bile kısıtlama olmaksızın beni tamamen özgür kılmanı istiyorum.”
"Eğer bunalıyorsam, senin getirdiğin kısıtlamalardan bunalıyorum ben. Kalp atışları çok basittir. Zor olan, senin beni bir mengene gibi sıkıştırmandır. Özgür bırak beni ve gör nasıl da attığımı. Seni nasıl da yükseklere taşıdığımı gör. Asla düşmeksizin yere, nasıl da yükseklerde süzülebildiğini gör. Çarpan yüreğinin sana rehberlik etmesinin nasıl bir şey olduğunu gör. Gör seni nerelere götürebildiğimi. Gör Tanrı’nın Birliğinin ve Benim seni nerelere götürdüğümüzü. Mümkün olduğunu düşünebildiğinden çok daha muazzam manzaralar göstereceğiz sana. Biz üçümüz; Tanrı, yürek ve zihin, birlikte kalkışa geçtiğimiz vakit bir seyahat yaparsın sen de. Haydi hazırlan öyleyse, gidiyoruz şimdi."
Çeviren: Engin Zeyno Vural