Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1926 Methiyeler Yazin Dunyaya Subat 12, 2006

CENNET#1926 Methiyeler Yazın Dünyaya Şubat 12, 2006

Tanrı dedi ki:

Bu gün zihninizdeki saklı ormanın derinliklerine gidin. Geride bırakın tüm mülkiyetleri. Bırakın tüm elektrik fişlerini, prizlerini ve çevrili olduğunuz tüm o elektrikli edevatı ve zihnizin dar vadilerine girin. Kendinizi bir an için dünyadan soyutlayın ve çevreleyin kendinizi yüksek ağaçlarla. Yüksek düşünceler belirecek ve hiçbir kaygı girmeyecektir bu ormana.

Orman bir okyanusa dönüşmektedir ve siz de onun merkezindesinizdir. Tüm çevrenizde tuzlu suyun çırpıntıları vardır, sizi suyun üzerinde tutan, sizi okyanusun en yüksek dalgalarının üzerinde yüzdüren. Düşünceleriniz kürek çekilen bir kano gibi ilerlerken, onlar bir satıhın üzerindeki parmaklar gibi ritm tutacaklar okyanusun içinde, bir dalıp bir çıkarak.

Kumsalda uzanacaksınız güneşin altında. Kumların tanelerini sayacaksınız ve asla bitmeyecekler. Kumdan bir kale yapacaksınız ve o da bitmeyecek. Devam ediyor olacak, Dünyada yarattığınız sanat eseri.

Ve şimdi ormandan geri dönmektesiniz ve yolunuzu tekrar uygarlığa çeviriyorsunuz. Tuzlu su teninizde kalıyor. Güneş sizi takip ediyor. Faaliyet dünyasına geri dönüyorsunuz ve onun içinde dolanıyorsunuz. Ve lakin tuzlu su teninizde kalıyor ve nereye giderseniz gidin ne yaparsanız yapın güneş buluyor sizi.

Aradığınız huzur içseldir. Dünya size huzuru öğretmeyecektir. O size gürültü patırtıyı öğretecektir. Bunu şimdiye kadar biliyor olmanız gerekirdi. Bu, dünyadan vazgeçmeniz demek değildir. Ona geri döneceksiniz ve yavaş yavaş huzuru içinizde barındıracaksınız. Huzur refakat edecek size. Evet, huzur, hatta bir savaşın ortasında dahi. Hatta yanan bir fırının içinde dahi, hüküm sürebilir huzur.

Alazların dışarı yansıdığı bir farklı ateş yakacaksınız. Tutuşturacaksınız yüreğinizin huzur arayışında yanan korları . Huzur dolu, barış dolu şenlik ateşinizi tam şimdiki mevcudiyetinizde paylaşın. Huzurun ekmeğini paylaşın her gün. Bırakın kalbiniz dünyaya desin ki:

"Barış senin olsun, Dünya. Barış sana olsun. Huzuru kendini sarmalaman için bu gün sana veriyorum. Bu gün yüreğini sevginin öylesine parlak alevleri ile yakıyorum, ebedi olan. O her zaman seninleydi. Sadece sevgimin kibrit çöpüyle dokunuyorum ona ve şimdi sevginin beyaz alevi yüreğini tutuşturuyor. Bu kalıcı bir alev, barış ve huzur kalıcı olduğundan, barış ve huzur mutedil olduğundan.

Dünya, senin yüreğini kazanacağım ve sende yaşayan herkesinkini. Yürekler uyanacak ve sen besleneceksin. Muhteşem bir dönüş yapacaksın, sevgili Dünya. Layık olduğun sevgiye sahip olacaksın ve mutluluğun bir oyun bahçesi olacaksın, orada Tanrı’nın tüm çocuklarının hoplayıp zıplayarak oynadığı, sonları mutlu biten oyunlar düzenlediği, senin gurur duyacağın bir Dünya, mutlu kalplerden müteşekkil dokunulmamış özgün bir Dünya yarattığı.

Daha farklı döneceksin. Yeni bir dans yaratacak kendini lakin herkesin onu çoktan bildiği.

Herkesin aradığı yeni bir dünya olacaksın. Senin gibi hiçbir şey olmayacak. Herkesin yüreğini kazanmış ve neşeyle dönüyor olacaksın, ve herkes de Yeryüzünde olup seninle birlikte dönecek kadar şanslı. Ayaklar yere değmeyecek bile ve her bir adım bir kutsama olacak sana. Söylenilen her bir kelime besleyecek seni. Festival senin için hazırlanıyor olacak. Dünya, Dünya Ana, Tanrı’nın yaratısı – adın her ne olursa olsun- sevgiyi çağrıştıracak ve herkes hatırlayacak senin kim olduğunu, ve üzerinde dans eden ayaklarımızın tıpırtıları mutlu kılacak seni.”

Çeviren: Engin Zeyno Vural