CENNET#1922 Krallık İçinizde Şubat 8, 2006

Tanrı dedi ki:

Yeterince ıskalamadınız mı? Yönünüzü kutsiyete çevirecek sihirli bir formül aramaktaydınız. Bu denli memnuniyetsiz misiniz kendinizden yana, hiçbir giysi sizi hoşnut etmediğinde ve siz bir sonrakini, bir sonrakini denemeye devam edip her birini bir yana fırlattığınızda ve hala uygun olanı bulamadığınızdaki memnuniyetsizliğiniz gibi? Veya belli bir giysiden bir hafta, bir ay, bir sene hoşlanıp onu da bir kenara attığınız gibi. Gardrobunuzu giymediğiniz kıyafetlerle dolduruyor ve umuyorsunuz ki bir sonraki satın aldığınız kıyafet mucizeyi gerçekleştirip sizi mutlu edecek.

Tıpkı aydınlanma için diğer yolları araştırdığınız gibi. Şimdiye kadar deneyip bir kenara attığınız yüzlercesi olmalı. Daha kaç tanesinin peşine düşmeniz gerekiyor.

Şunu daha kaç kere duymanız gerekiyor? Aradığınız şey sizin dışınızda değil. Dışarıdan göründüğü gibi değil. Krallık sizin içinizdedir. Başınızla Evet diye onaylıyorsunuz lakin hala sizi aydınlığa eriştirecek bir diğer kitabı arıyorsunuz, bir diğer üstadı, bir diğer okulu. Sanki aydınlanma büyük süpermarketlerde bulunuyormuşcasına alışveriş yapmaktasınız, sevdiklerim.

Aradığınız sizin bilincinizdir. O sizden başka nerede bulunabilir ki? Arzu ettiğiniz tüm o süsleri takının. İstediğiniz tüm kitapları okuyun. Asla hepsini okuyamazsınız. İstediğiniz tüm kelimeleri, sözleri tekrarlayın. Gösteriş yapın öğrendiklerinizle. Kendinizden kaçıyor olamaz mısınız, belki de?

Aradığınız bu şey sizin içinizdedir. İstediğiniz kadar araştırın dışarıda. Altın bulmak için tüm Dünyayı kazın ve lakin yüreğinizin altını hala Varlığınızın içindeki yüreğinizin ve ruhunuzun altında yatmaktadır.

Elbette sizi aydınlatacak muazzam çalışmalar ve okullar vardır. İçinizdeki Tanrı’yı harekete geçirir onlar. Sizi ona uyandırırlar. Lakin, sevdiklerim, yeni bir şey aramıyorsunuz ki. Zamanın başlangıcından evvel, kitaplardan evvel, okullardan evvel, sözlerden evvel varolanı arıyorsunuz. Sözler size yanıtı vermez. Eğer verseydi, onu dinlemezdiniz.

Kendi Hakikatınızı bulun, sevdiklerim. Nihai bir tahlil ile, bilin onun nerede bulunacağını. Kendi yüreğinizi izlemek durumundasınız. Ve yüreğiniz de oraya buraya gitmek zorunda değildir. Bırakın yüreğiniz Bana imanlı, inançlı olsun.

Tek bir palmiyenin altında yalnız başına oturan biri, vahadaki kocaman ağaçların altında oturanların hepsinden daha iyi tanıyabilir Beni.

Kendiniz için kazdığınız çukurdan sizi dışarıya çıkarabilecek kimse yoktur Yeryüzünde. Size tavsiyelerde, önerilerde bulunabilirler. Hatta bilebilirler dahi. Lakin yukarıya çıkabilecek olan sizsiniz ancak. Diğer eller sizi biraz yukarıya çekebilirler lakin daha çok değil. Gerçekten söylediğiniz denli istiyorsanız yükseklere erişmeyi, bakın yıldızlara ve size uzattıkları bilgiyi kavramaya çalışın. İlk ve son defa kabul edin, Beni bulmanın yolu Beni bulmaktır. Beni keşfetmenin yolu Beni keşfetmektir. Benimle ilgili söylentiler duyabilirsiniz lakin Beni bularak, bulabilirsiniz Beni. Benim nerede olduğumu, ne tür mucizelere muktedir olduğumu duyabilirsiniz lakin bunu kendiniz görmek zorundasınız.

Yolu gösteren pek çok levha vardır, sevdiklerim. Lakin siz kendinizi güçlendirmeli, seçmeli ve seyahat etmelisiniz. Aslında, bir seyahat de mevzu bahis değildir. Bu seyahat sizin zihninizdedir. Sizinle Benim aramda bir mesafe yoktur ki. Keşfetmeniz gereken budur işte ve bunu kendiniz için keşfetmek zorundasınız.

Tüm o Üstatların gördüklerini görebilirsiniz siz de. Tüm o Üstatların yaptıklarını, yapabilirsiniz siz de.

Oradan oraya atlayıp durmadı onlar, sevdiklerim, buna ne de sizin ihtiyacınız var.

Çeviren: Engin Zeyno Vural