Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN#2590 Tanrı’yı kalple dinlemek

HEAVEN #2590 Tanrı’yı kalple dinlemek 28 Aralık 2007

Size, bir şey yapmanızı veya yapmamanızı, kalmanızı ya da gitmenizi söylediğimi belli belirsiz bir şekilde işittiğiniz zaman, silik de olsa bu mesaja itibar eder misiniz lütfen? O mesajda sizin için bir şey vardır. Size korku vermek için değildir o, hiç değildir; bundan kesinlikle emin olabilirsiniz. Karşınıza çıkan fırsatları değerlendirdiğiniz, demiri kızgınken dövdüğünüz takdirde riske attığınız hiçbir şey yoktur. Hayat size yönelik lütuf ve nimetlerle doludur, gelecek milyonlarca mesaj daha vardır. Fırsatlar kapıyı her zaman çalmaktadır. Ve lakin bir tanesini bile kaçırmak istemezsiniz.

Bazen belli belirsiz bir fısıltı duyar ve onu dinlemezsiniz. Öncelikle uygun olup olmadığınıza bakar, kendi koşullarınıza veya tembellik eğilimlerinize kulak verirsiniz. Neden böyle yaptığınızı dahi bilmezsiniz. Pişmanlık duymayın aziz çocuklarım, fakat gelecek sefer bu fısıltıyı duyduğunuzda ayağa kalkın, dinleyin ve ona göre hareket edin. Bu fısıltı size yönelik ya da bir diğerine yönelik bir lütuftan, bir kutsamadan bahsetmektedir. Hemen ayağa kalkın aziz çocuklarım, sevgimin altın yapraklarının yağmuruna bırakın kendinizi.

Her zaman sizinle konuşuyorum Ben, sizse işitmiyorsunuz bile. Ve bazen, işittiğinizde bile, dinlemiyorsunuz. Dünya haliyle böyle oluyor bu.

Benim İrademi takip etmek küçük bir şeyin izini sürmek gibidir aziz canım. Benim İradem, bir yıldırım ya da şimşek değildir. Tıpkı bir ateşböceğininki gibi küçük bir parıltıdır o. Tekrar tekrar yanıp sönene dek, bazen bir ateş böceğini görüp görmediğinizden de emin olamazsınız.

Kainatın “kablosuz” ağı vasıtasıyla size gönderdiğim mesajların parıltıları da böyledir. Pıt, pıt, pıt, parmaklarım klavyenin üzerinde öylesine yumuşak, öylesine nazik gezinir ki bazen hiç farkedilmezler. Yüksek sesle konuşmak Benim için çok nadir bir şeydir. Çoğunluklukla fısıltıyla konuşurum Ben, hatta fısıldanmayan fısıltılarla konuşurum. O kadar alçak bir sesle konuşurum ki işitmek için Bana yaklaşmanız gerekir. Sesimi dinlemek için buna değer aslında. Bazen o kadar sessizce fısıldarım ki sanki hafifçe, belli belirsiz dürtülmüşsünüz gibi gelir size, damarlarınızda akan kanın çeperlere yaptığı basınç denli belirsizdir bu, sanki bir anlık, küçük bir kaşıntı gibidir, seslendirilmemiş bir ima gibidir, o kadar çabuktur ki kaçırabilirsiniz.

Tabii ki Benim hiçbir mesajımı kaçırmak istemezsiniz. Hiçbir rahmetimin parmaklarınızın arasından kayıp gitmesini istemezsiniz. Sevgili çocuklarım, içinizde mesajları atladığınıza dair bir his olabilir ama işitilmeseler bile, farkedilmeden kalbinize girer onlar ve orayı asla terketmezler. Fakat yine de dinlemeye öncelik verin.

Beni algılayışınıza, çağrılarıma kabul verişinize dair alınganlık göstermem Ben. Yakın zamanda yanıt vereceğinizi bilerek bu “kablosuz” bağlantının tuşlarına basmaya devam ederim sadece. Yakında size olan çağrımın o tatlı müziğini işitmeye başlayacaksınız. “Merhaba canım” diyorum Ben. “Beni duyuyor musun? Beni duymak hoşuna gidiyor mu? Beni işittiğini Bana söyler misin? Bana yanıt verir misin? Ayağa kalkar, senden yapmanı istediğim şeyleri yapar mısın lütfen; çünkü sana, iletmen için mesajlar veriyorum Ben. Sana güvenebilir miyim? Benim tüm düşüncelerime vasıta olur musun? Tam olarak işitmediğinde bile Benim için konuşur musun? İşitmesen de, görmesen de ve hatta ne olduğunu dahi bilmesen de Benim İrademi, Benim Arzumu takip eder misin? Beni, sevgi yüreğini, takip eder misin sadece? Benim düşüncemle ve sevgimle birlik oluşturmak üzere imza atar mısın? Benim olur musun ve herkes Benim mutluluğuma iştirak edebilsin diye Beni tüm bir dünyaya verir misin?”

Çeviren: Engin Zeyno Vural