Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN #2652 VE MUAZZAMDIR RUH

HEAVEN #2652 Ve Muazzamdır Ruh 28 Şubat 2008

Hangi hakla acı çekiyorsunuz? Bu şekilde programlandığınızı ve ızdırabın size davetsizce geldiğini söyleyebilirsiniz. Fakat farklı bir şekilde düşünmenizi isterim Ben. İstenmeyen olaylar meydana gelir mi? Evet. Fakat, kaskatı bir meşe ağacı yerine rüzgara göre esneyebilen bir söğüt ağacı olamaz mısınız? Bu şekilde davranamaz mısınız?

Hayatın ancak belli bir şekilde olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Hayatı iyi ya da kötü, doğru veya yanlış olarak görüyorsunuz, aziz çocuklarım. Hayatı yargılıyorsunuz. Bundan dolayı da ızdırap yaratıyorsunuz. Örneğin, bedensel ölümün kaçınılmaz olduğunu görüyorsunuz. Fakat bir yandan da bedenlere bağlanıyor, onlara tutunuyorsunuz; hem kendinizin hem de sevdiklerinizinkilere, mamafih beden öyle küçük, öyle cüzidir ki ve ruh da o kadar muazzamdır ki.

Evet, yargılayıcı olmak pek çok seviyede ağır bir yüktür.

Bir şeyi yanlış addederseniz hiçbir şekilde teselli bulamaz, rahatlayamazsınız. Devreye pek çok başka his girer. Aralarından tercihte bulunmak için bu kadar uzun bir his listesi ister miydiniz gerçekten?

Bir şeyi nahoş olarak gördüğünüzde, doğal olarak buna itiraz göstermeniz gerektiğini düşünürsünüz. İtiraz etmekse dirençten başka nedir ki? Direnç, gerilime; gerilimse daha fazla gerilim ve ızdıraba yol açmaktan başka ne yapabilir?

Bunu önünüzdeki bir yemekle karşılaştırın. Pişmiş havuçtan hoşlanmayabilirsiniz mesela, fakat onlara karşı çıkmanız gerekmez. Ve eğer tabağınızdalarsa da, onları yemeye itiraz etmeniz gerekmez. Hayatta da menünün dışına çıkarak sipariş vermek her zaman mümkün olmayabilir.

Aziz çocuklarım, herkesin bedenlerini terkeden sevdikleri olacaktır. Bazıları para sıkıntısı çekecektir. Bazıları, bazılarıyla aksi aksi konuşacaktır. Kimisi pırlanta yüzüğünü kaybedecektir. Bazıları da arabalarını çarpacaktır. Bunlar hiç kimsenin hoşuna gitmez. Hiç kimse bunlardan mutluluk duymaz. Fakat bunlar bedbaht olmanızı da gerektirmez. Kendinizi hırpalayıp perişan etmek zorunda mısınız?

İncir çekirdeğini doldurmayacak pek çok şeyi büyütüyor, onlar için ızdırap çekiyorsunuz. Yürek acısı vardır, yürek acısı vardır. Felaket anlamında büyük bir şeyler olduğunda, bunun öncesinde nasıl da ufak tefek şeyler için kendinizi üzmüş olduğunuzu farkedersiniz. Bazen aziz çocuklarım, sanki ızdırap size keyif ve huzur veren bir şeymiş gibi ızdıraptan yana eğilim gösteriyor, kendi kendinizi ızdıraba sevkediyorsunuz. Izdırap çekmenin, ekstradan yapılan tali bir iş olduğunu görün ve kendinizi ona bu kadar fazla kaptırmayın. Izdırap yerine mutluluğun etrafında toplanın. Benim için yapacak mısınız bunu?

Izdırabın size ne faydası vardır ki?

Yüreğiniz sızlarken mutluymuşsunuz gibi yapmanızı söylemiyorum size. Diyorum ki, yüreğiniz bu kadar çok sızlamak zorunda mı, ya da bu kadar sık sızlamak zorunda mı? Izdırabın bir yaşam şekli olması murad edilmemiştir. Sizin etiniz, ekmeğiniz olması murad edilmemiştir. Asılacak bir tabela değildir o. Yakanıza takacağınız bir madalya değildir. Sırtınızda bu kadar ağır yükler taşımaya niyetlenmemeniz gerekir. Buna ihtiyacınız yoktur. Yük altında kalmaya ihtiyacınız yoktur. Kendinizi yüklerden arındırmanız murad edilmiştir. Kendinizi yüklerinizden kurtarın aziz çocuklarım. Hayat zor olsa bile sizin de kendinize zorluk çıkarmanız, kötü muamele etmeniz mi gerekiyor?

Kendinizi kederden kurtaramıyorsanız eğer, öfkeden, suçluluk duygusundan, kıskançlıktan, gücenmişlikten ve bazı günlerinizi mahveden diğer düşük seviyeli duygulardan vazgeçemez misiniz?

Kederden kurtulamasanız bile mutluluğu bulamaz mısınız yine de? Güneş doğmaz mı yine ve güneşin doğuşunu seyredemez misiniz? Bakacağınız bir ufuk ve bir gökyüzü olmaz mı? Pırıl pırıl bir ay ve göz kırpan yıldızlar olmaz mı? Ve tüm kalbiyle sizi seven, sizin de onu sevebileceğiniz bir Yaradan yok mudur yine de?

Çeviren: Engin Zeyno Vural :wub: