Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN #2623 "Bir"ibirinizi sevin

HEAVEN #2623 "BİR"İBİRİNİZİ SEVİN 30 Ocak 2008

Dünyada tek bir ırk vardır aziz çocuklarım o da İnsan Irkıdır. Tüm o adlar, adlandırmalar ya da etnik yakıştırmalar (daha ziyade kırmızı elbise, kahverengi elbise, beyaz elbise, foklör elbisesi, gemici giysisi gibi) yüzeysel ayrımlardır. Elbise elbisedir. İnsan, insandır. Ya da şöyle diyelim İnsan, İlahi bir Varlıktır. Yeryüzündeki Meleklere İnsan denir. Derinliklerinizde, bunu zaten biliyor olmanız gerekir.

Yüksek bir amaç için değilse şayet, Dünya üzerinde ne yapıyor olabilirsiniz? Bir hiç için burada bulunmuyorsunuz. Bir şey için buradasınız ve bu o kadar harikulade bir şey ki onu tanımlıyamıyorsunuz.

Her şeyden önce, Benim için burada bulunuyorsunuz. Yeryüzünde bulunma nedeniniz Benim. Yapmakta olduğunuz diğer şeylerden vazgeçmiş ve Benim İlahi İrademi takip etmeyi istemiştiniz. Ben de sizi Yeryüzünde konumlandırmıştım. Tüm mesele küçük bir hafıza kaybından muzdarip olmanızdır. Aslında tam bir hafıza kaybı da değildir bu, daha ziyade sanki kabaran koca bir dalgaya yakalanmışsınız da ne olduğunu pek bilmiyormuşsunuz gibidir. Oraya nasıl gittiğiniz, bu kocaman girdabın merkezinde ne işinizin olduğu çok anlaşılmazdır sizin için. Ve bu girdabın beraberinde dönersiniz. Bir salın üzerinde daireler çiziyorsunuz gibidir bu his, habire daireler çizdiğinizden başka bir şeyi bilmezsiniz.

Dışarı çıkmaya çalışmaktan ziyade, bu döngüselliğin tadını çıkarın. Spiral şeklindeki bu dönüş hareketi, dönmekten ziyade kendini yansıtır hale gelinceye kadar onun beraberinde yukarıya ve daha yukarıya yükselmeye devam edersiniz. Çubuğunun üzerinde döndürülerek hazırlanan pamuk şeker haline gelir ve kendi tatlılığınızı bilirsiniz. Bunu bilmeniz nasıl da hoştur.

Artık soracak hiçbir sorunuz olmamasına rağmen, tüm soruların yanıtlandığı yerdesiniz şimdi. Herkesi kardeşten de öte seviyorsunuz artık. Ayrımları, farklılıkları görmüyorsunuz şimdi. Irklara ve etnik kökenlere yönelik tabirler, sizin için güneydoğu ya da kuzeybatı ya da ruhun işaret ettiği herhangi bir yön ibaresinden fazlası değildir artık.

Müşkülpesent bir tavır içinde değilsiniz bundan böyle. Herşey olduğu gibi olabilir. Bir yaratılmışın bir diğerinden üstün olduğuna neye dayanarak hükmediyorsunuz? Nasıl bir budalalıktır bu?

Bir sabah adamın birisi yatağından kalkmış ve bir rengin diğerine göre daha iyi olduğuna karar vermiştir. Sonrasında da bu yaklaşım moda olmuştur. Aziz çocuklarım, elbetteki her şeyi bilen bir ukala olmak için gelmediniz dünyaya.

Yaradılış dahilinde hatalar, kusurlar bulmayı bırakmak iyi olacaktır artık. Ben hata yapmadım. Ben yapmadım. Öyleyse hata yapan siz olmalısınız. Hata yapmış olduğunuzu kabul etmek zor mu sizin için? Şimdi kabul edin. Katetmeniz gereken bir mesafe olduğunu bildiğiniz takdirde ilerleme kaydedersiniz. Mazinin mutlak şaşmazlığının beraberinde, olduğunuz yerde kalmak sizin için makulse, kendinizi mazinizle boğuyorsunuz demektir.

Ön-yargı, önceden yapılan yargılamadır. Bir yargıda bulunmayın. Kendinizi yargılayıcı olmaktan muaf tutun. Başka birilerinden üstün olmaya ihtiyacınız yoktur. Öyle de değilsiniz zaten. Bir diğerinden üstün olduğunuz fikri tamamiyle yanılsamadan ibarettir. Şöyle düşünmüş olabilirsiniz: Tanrım, Dünya budur. Burası böyledir. Burada taraflar vardır ve benim de en güvenli tarafta olmam lazım.”

Size çok açık olarak söylüyorum ki taraf maraf yoktur aziz çocuklarım. “Birliğin” ortasından çizilen bir hat ancak tamamiyle çürük ve kusurlu olabilirken, taraflar nasıl varolabilir? Birliğin ortasından bir çizgi çekemezsiniz. Bir üstünlük hali yoktur. Artık gelin ve el sıkışın. Sevin “biribirinizi”.

Çeviren: Engin Zeyno Vural :wub: