Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN #2601 Tüm Yürekler

HEAVEN #2601 Tüm Yürekler 8 Ocak 2008

Bugünü sadece Benimle geçirir misiniz? Çok da konuşmaları gerekmeyen eski dostlar gibi olabilir miyiz bugün? Sevgimizin yakınlığı dahilinde sessizce beraber oturabilir miyiz? Bugün Birlik olabilir miyiz? Bugünü birlikte parendeler atarak geçirebilir miyiz? Yolumuzu bugüne doğru çevirebilir miyiz, değerlendirip puanlamadan bugünün sadece olduğu gibi olmasına izin verebilir miyiz? Her halükarda beraber yürüyoruz Biz, siz ve Ben. Gelin bunun keyfine varalım. Ondan mutluluk duyalım ve sadece hoş olanı görelim.

Mutluluk veren manzaraları gösterelim biribirimize, diğerlerini hiç dikkate almayalım.

Gördüğümüz yüzler yaşlı ve kırışık da olsa bize güzel gelsin onlar. Birlikte yaptığımız bu yürüyüş anında gördüğümüz tek bir yüz vardır tüm dünyada. Birlikte yürürüz Biz, aziz çocuklarım. Bana hangi manzaraları göstermek isterdiniz?

Korkarım ki şöyle derdiniz: “Of Tanrım şuradaki korkunçluğa bak!” Böyle derdiniz değil mi?

Korkarım ki şöyle derdiniz: “Of Tanrım sokaklardaki şu çöplere bak.” Korkarım ki şöyle derdiniz: “Of tanrım şu sefalete bak. Savaş artğı şu manzaraya bak. Sızlayan yürekleri gör. Izdırabı gör.”

Dünyaya karşı adil olmak açısından bana daha başka bir şeyler göstermez miydiniz?

Şöyle söyleyemez miydiniz, “Tanrım, bak, orada bir ağaç var. Orada oynayan çocuklar var. Onların yaşam sevgisine kulak ver Tanrım.”

Şöyle söyleyemez miydiniz: “Tanrım bak, Biz, sen ve Ben birlikte yürüyoruz. Senin gözlerinle göreceğim Ben. Tüm o güzel manzaraları Bana göstermene olanak tanıyacağım. Sessizce yanıbaşında yürüyeceğim Ben. Yarattığın dünyaya bakacak ve “Ah evet çok güzel” diyeceğim. Zaten benim beraberimde, benim yanımda yürüken Sen, ne derdimiz olur ki Tanrım?”

“Herşeye kadir Yaradan şefkatle yanımda yürürken yüzüm nasıl asık olabilir? Sen oradan geçerken hangi manzara ışığa çıkmaz, aydınlığa kavuşmaz ki? Ben de senin ışığında yürürüm, ışığın üzerime düşer Tanrım.”

“Bana, hayatının aşkı olduğumu söylüyorsun. Duymam gereken daha başka ne olabilir benim? Senin yarattığın ve içinde keyifle oynamamız için bize bahşettiğin bu dünyada üzerimize düşen, mutlu olmak değil midir?”

“Tanrım bize hayat verdin. Bize herşeyi verdin. Eğer herkes Senin tarafından sevildiğinin ve senin bahşettiğin sevgiye layık olduğunun idrakında olsaydı dünyanın başında hangi dert olurdu? Hangi kusur ya da terslik mevcut olurdu? Hiçkimse birine ya da birşeye zarar verir miydi, bunu aklından geçirir miydi? Işıldayan Zırhının içinde kim “Beyaz Şovalye”lerden olmazdı ki? Elbetteki düello yapacak kimse olmazdı. Kurtarılacak kimse olmazdı. Herşey tamamen saf bir mutluluk içinde olurdu. Tüm hayat bir karnaval yürüyüşü gibi olurdu. Hepimiz onun içinde yeralırdık ve onu seyrederdik.”

“Ya da hayat bir müzikal gibi olurdu, dünyanın en muhteşem müzikali olurdu o. Şarkılar söylenir, dans edilirdi. Kahkahalar olurdu. El ele tutuşmuş korolar olurdu. Seyirci tekrar tekrar alkışlayıp “bir daha, bir daha” diye bağırırdı.”

Hergün yeni bir matine düzenlenirdi. Sahnede çalınanlar da sokaklarda çalınanlar arasındaki farkı hiç kimse bilmezdi. Zaten nasıl bir fark olabilirdi ki? Dahası kim umursardı? Coşkun bir mutluluk olurdu. Sesleri diğer herşeyi duyulmaz kılana kadar tüm kalpler şarkı söylerdi. Senin ışığın Tanrım, öylesine parlardı ki ondan başka herşey görünmez olurdu. Mutluluk ve Senin Işığın birlikte dansederdi ve tüm yürekler “Bir” olarak çarpardı.”

Çeviren: Engin Zeyno Vural