Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

HEAVEN #2599 Güneşe yaklaşın

HEAVEN #2599 Güneşe yaklaşın 6 Ocak 2008

Güneşe yönelin, güneşe doğru ilerleyin. Hayat size karanlık göründüğünde ya da sizi korkuttuğunda güneşe doğru ilerleyin. İşin aslı şudur: Bulunduğunuz yerde kalma mecburiyetiniz yoktur. Kasvet içinde kalmanız gerekmez aziz çocuklarım. Size sorun yaratan cansıkıcı unsurları belki değiştiremeyebilirsiniz ama kendinize karşı müşfik olabilir ve kendinizi daha iyi bir konuma ulaştırabilirsiniz. Eğer soğuk bir gölgedeyseniz güneşe çıkabilirsiniz.

Ne yapmak isterdiniz? Birazcık bile olsa size ne mutluluk verirdi? Eğer ormanda yürümek size mutluluk veriyorsa o halde ormanda yürüyün. Eğer deniz kıyısında yürüyüş yapmak size huzur hissi veriyorsa deniz kıyısında yürüyün. Eski filmler hoşunuza gidiyorsa eski filmleri izleyin. Şarkı söylemek hoşunuza gidiyorsa, şarkı söyleyin. Dansetmek hoşunuza gidiyorsa dansedin. İp atlamak hoşunuza gidiyorsa, ip atlayın. Zıplamak istiyorsanız zıplayın. Kendinizi keyifsiz hissediyorsanız konumunuzu değiştirin. En azından oturduğunuz sandalyeden kalkıp başka bir yere oturabilirsiniz. Kendinizi ne kadar mutsuz hissediyorsanız bunu o kadar çok yapmanız gerekir. Oturduğunuz sandalyeden kalkın. O sıkıntı veren sandalyeden kalkın. Daha rahat bir yere geçin.

Canınız sıkılabildiği için memnuniyet duyun. Üzülebildiğiniz için memnuniyet duyun. Sıkıntı ve üzüntü o kadar da kötü değildir, çünkü bunlar sizi harekete geçirir. Karamsar ruh hallerinin, size harekete geçmenizi, orada yeterince uzun zamandır oturduğunuzu ve yakalanacak bir güneş bulunduğunu söylemek için çalan bir zil olduğunu düşünün.

Harekete geçtiğinizde düşüncelerinize de hareket etmeleri için şans tanımış olursunuz. Suçun koşullarda olmadığını şimdiye kadar öğrenmiştiniz. Suçlu, düşünceleriniz ve yaptığınız yorumlardır. Düşüncelerinizi değiştirecek misiniz? Olduğunuz yerde kalmamanızı sağlayacak yeni düşünceler oluşturacak mısınız? Eğer ileri gitmek istiyorsanız, ileri götüren düşünceleri seçin.

Ya haftada bir gün, “karamsar bir ruh haline” bürünmeniz tavsiye edilmiş olsaydı? Ya televizyondaki reklamlar, her on doktordan dokuzunun size arada sırada kötü bir ruh hali tavsiye ettiğini söylüyor olsaydı? Ya kötü bir ruh haline sahip olmak makbul bir hal olsaydı? Kötü ruh halleri makbul olsaydı şayet, böyle bir ruh hali üzerinize çöktüğünde yine başınız eğilir miydi, kendinizi yılgın hisseder miydiniz? Ya berbat bir ruh hali, gelmekte olan hayrın işareti olarak kabul edilmiş olsaydı? Aslında, öyledir de. Güneş de yağmurdan sonra açmaz mı zaten?

Ya ruh halleri size doğru istikameti gösteren birer işaret levhası ise? Ya yapılması gereken bir şeye işaret ediyorsa onlar ve sizin de bunu yapmanız gerekiyorsa?

Ya “karamsar ruh hali” bunun bilinen gerçek adı değilse eğer? Ya farklı bir tabir varsa, “çökkünlük veren” değilse bu tabir, yükseltense eğer o? Ya depresyona “Dönüm Noktası” denseydi eğer, “Açılan Yeni bir Kapı”, “On Dakikalık Park Yeri” ya da “Safari” olsaydı onun adı.

Ya gri, altın rengine dönüşseydi?

Ya bir daha üzüntünün, kederin varolması gerekmeseydi şayet? Hayatın belirli hallerinin kederi körüklemesi gerekmesyedi eğer? Hatta üzücü bir şeyler olduğunda bile başınızı eğmektense parendeler atsaydınız? Ya ağır kederleri maziye sürgüne gönderseydiniz? Ya üzüntü için “Girmek Yasaktır” levhası assaydınız. Ya üzüntü yine aynı şekilde süzülüp içeri girmiş olsaydı ve siz de ona düşman muamelesi yapmak zorunda kalmasaydınız ve biraz oturmasına izin verseydiniz, bir süre sonra da kalkıp gitmesini isteseydiniz ondan.

Mümkün olmaz mı tüm bunlar? Sizin için mümkün olmayan ne vardır? Dünyanın ne söylediğine hiç bakmaksızın bir Mutluluk Şarkısı söyleyebilirsiniz belki de, bunu yapabilirsiniz.

Çeviren: Engin Zeyno Vural