Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#2510 Kendiniz için konuşun

CENNET#2510 Kendiniz için konuşun 9 Ekim 2007

Telaş içinde koşuşturmanız da ağırdan alarak oyalanmanız da gerekmiyor. Harekete geçin. Harekete geçmediğiniz mühletçe bekliyorsunuzdur. Beklerken çok fazla düşünüp taşınırsınız. Bekler ve habire düşünürken de enerjinizi boşa harcarsınız. Beklemeyi, hatta karar vermeyi gerektirmeyen pek çok şey vardır. Bir bardak su istiyorsanız kalkın ve onu alın. Eğer bir başkası bir bardak su istiyorsa ona su verin. Eğer caddede karşıdan karşıya geçmek için birisinin yardıma ihtiyacı varsa astroloğunuza danışmayın. Hatta her bir durum için Bana da danışmanız gerekmez. Günlük kararlarınızı kendiniz alın sevdiklerim. Elbetteki her konuda Bana danışabilirsiniz; ama kendi kendinize çok güzel karar verebileceğiniz şeyleri de Bana sormayın.

Bana sıkıntı verdiğinizi düşünmenizi asla ve asla istemem; fakat lütfen hangi kıyafeti giyeceğiniz ve bunun gibi size bağlı olan diğer pek çok konuyla ilgili olarak Beni oyalamayın. Bunlar sizin seçimlerinizdir. Bana hangi kıyafetinizi giyeceğinizi sorarsanız yanıtım şöyle olur: “Bu sana kalmıştır.” “Severek aldığın bir tanesini giy.” Ya da: “Farketmez.”

İçinizde mukim olduğumu unutmayın. Herzaman hizmetinizdeyim; fakat elinizde olduğunu varsaydığınız bir zili her çalışınızda ufak tefek işlerinize koşan bir hizmetli olarak düşünmeyin Beni. Bütün o küçük teferruatlar için Bana soru sormanız gerekmiyor. Aynı zamanda kapımda beklemenizi de istemiyorum. Lütfen kapıyı çalın ve içeri girin. Hatta kapıyı bile çalmayın. Doğrudan içeri gelin. Bana gelmek için bahanelere ihtiyacınız yoktur. Bir sorunuzun olması da gerekmez. Bir armağan getirmiş olmanız gerekmez. Sadece Benimle birlikte olmak istediğinizi söyleyebilirsiniz, bu kadarı kafidir. Evet, Benimle olmanız. İstediğim budur. Bunu biliyorsunuz, biribirimize karşı samimi olalım.

Ufak tefek sorular söz konusu olduğunda çoğu zaman yanıtın ne olduğunu zaten biliyorsunuzdur. Çoğunlukla, Benim yanıtımı da biliyorsunuzdur. Ben sizin Ana/Baba Tanrınızım; fakat ufak tefek her şey için müsaade istemek zorunda olduğunuz anneniz değilim. Pişirmek için ne alacağınız sizin kararınızdır. Faturanın ne kadarını ödeyeceğiniz size kalmıştır. Bir arkadaşınızı ziyaret edeceğiniz, ona çiçek göndereceğiniz ya da herhangi bir hoşluk yapacağınız zaman yanıtımın ne olacağı hiç de bilinmez değildir. “Evet, elbetteki devam et” diyeceğimi bilirsiniz. Yanıtımın “Haydi” olduğunu bilirsiniz. Zaten karar verdiğiniz şeyleri geciktirmenizi istemem. Size “bekle” demem. “Haydi şimdi” derim size. Aziz çocuklarım, ardıma saklanmanız için burada değilim. Ne Beni ne de kimseyi aldığınız kararlardan mesul tutmayın. Siz kendi kendinizin karar verenisiniz. Bana güvenin ve kendinize de güvenin.

Ah, daha derin bir anlayış gerektiren durumlar ise işin başka boyutudur. Bana yüreğinizden geçenleri sorun. Yapılmasını yerinde hissettiğiniz şeyler olduğunda ve onu yapmak istemediğinizi farkettiğinizde Bana yüreğinizden neler geçtiğini anlatın. Yapılmasının doğru olmayacağını hissettiğiniz eylemlerde Bana yüreğinizi açın. Bir ilişkinizle ilgili kendinizi tuhaf hissettiğinizde Bana açılın. Ne yapacağınızı gerçekten bilmediğinizde Bana anlatın. Kendinizi Bana açtığınızda, kendinize de açılmış olurusunuz. Kendinizi üzgün hissettiğinizde, bu küçük bir mesele dahi olsa üzüntünüzü Bana anlatın. Aynı şekilde yüreğinizin büyüyüp genişlediği ve mutluluktan ne yapacağınızı bilemediğiniz zamanlarda da Bana açılın. Bana anlatamayacağınız, Benimle paylaşamayacağınız hiçbir şey yoktur. Sadece kendi kendinize karar vermeye muktedir olduğunuz durumlarda sizin adınıza karar almamı Benden beklemeyin. Size daima “hoşgeldin” derim Ben; lakin medyumların kullandığı nevi, gaipten haber veren bir seans masası da değilim.

Yüreğinizden geçen şeyleri sorun Bana; zira konuştuğum zihniniz değil yüreğinizdir.

Çeviren: Engin Zeyno Vural :wub: