Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1961 YASAMIN MOMENTUMU Nisan 5, 2006

CENNET#1961 Yaşamın Momentumu Nisan 5, 2006

Tanrı dedi ki:

Bir merkez-kaç kuvveti vardır yaşamda ve siz de bazen bunun içinde döndüğünüzü hissedersiniz. Muazzamdır yaşamın momentumu; onun içine doğru çekilirsiniz ve teferruatlar da karşı konulmaz olabilir. Yapmanız gereken tüm o şeyleri düşünürsünüz ve bunları düşünmek de gerçekte olduğundan daha fazla karıştırır aklınızı. Ayağınızın bir adımı ancak ve ancak bir diğerinin önünden gidebilir. Bilirsiniz nasıl yürüneceğini. Hayatınızı da aynı şekilde yaşayın.

Ana Caddeye doğru ilerlerken adım adım, yürürsünüz. Şöyle düşünmezsiniz: “Vah canım, oraya varmak için kaç tane adım atmam gerekiyor benim. Ayaklarımı nasıl bu kadar çok hareket ettireceğim. Ya bir gecikme olursa? Ya sapaysa bu yol? Ya oraya ulaşamazsam. Ya oraya varırsam da doğru yoldan gitmezsem? Ya kaldırımdaki bir çukura girersem. Ya eğer yanlış sokaktaysam? Ya yapmam gereken çok fazla şey varsa?”

Yaşamdaki diğer meselelerde de böyle düşünürsünüz ve işe koyulduğunuzda da evhama kapılırsınız.

Dünyaya çok fazla kapıldıysanız eğer, oturun parktaki bir banka. Dünya ve hayatınız, mutlaka sizin yapmanız gerektiğini var saydığınız onca şeye tabii değildir. Sırf siz bir şeyi yapmayı atladığınız ya da bu istediğiniz gibi olamdığı için dünya ayrılmaz ortadan ikiye Kendinize biraz müsaade edin bazı kusurlar, bazı noksanlıklar için.

En yüksek dağa tırma mecburiyetiniz yok. En mükemmel donanıma sahip olma mecburiyetiniz yok. Evham ve kaygının yarattığı gerilim, hayatınızı yanlış yollara sürükleyen bir sürtünme etkisi yaratır.

Güneş doğar, kar yağar, çiçekler açar ve hepsi de siz söylemeden olur bunların.

Yaşamınızın çemberini nazik ve gevşek kılın. Gezinin hayatın içinde. Çılgınca sıçrayışlar yapmanıza gerek yok. Dünyanın ağırlığını üzerinizde taşıyacak bir Atlas değilsiniz ki, hatta yeryüzündeki kendi küçük bölgenizinkini de. Her şeyin zamanın ilerisinden yapılması mecburiyeti yoktur. Her şeyin tam zamanında tamamlanması mecburiyeti yoktur. Ve kendinizi yapmak için yükümlü kıldığınız her şeyi de yapma mecburiyetiniz yoktur.

Kendinizi baskı altında hissettiğinizde, fokurdamaya başladığınızı hissettiğinizde kapağı kaldırın sevdiklerim. İçin için fokurdayıp ıslık çalan bir çaydanlık olmayın. Ocağın üstünden alıverin kendinizi. Çay demlensin bir süre.

Nefesinizin tıkandığını hissettiğinizde koşarken, soluğunuzun düzelmesi için bir süre durmanız gerektiğini bilirsiniz. Kendinizden geçercesine koşmanıza gerek yoktur. Hayatta ise, kendi düşüncelerinizdir sizi paralarcasına koşturan. Başka hiçbir şey değil.

Daha fazla denetleyip, kontrol etmenizi istemiyorum sizden. Bunun daha azını yapmanızı söylüyorum. Daha fazla var olun ve daha az fokurdayın. Kendinize empoze ettiğiniz o kontrol mekanizmasının dışına çıkın. Kontrol etmekte olduğunuz da bir yanıltmacadır herhalükarda. Gerçekçi olun. Tutmakta olduğunuz dizginleri de serbest bırakabilirsiniz elbet. Hiçbir şekilde hiçbir şeyle bağlantılı değildir onlar. Sadece yaşamın atına yön veriyormuş gibi yaparsınız. Gerçekte ise yaşam, hiçbir yere gitmeyecektir siz olmadan. Serbest kılabilirsiniz onu. Kendisi olmasına müsaade edebilirsiniz onun. Bu kadar sıkı tutmayın. Yer şeyi yerli yerinde tutma mecburiyetiniz yok.

Kendi işvereniniz olduğunuzu farzedin ve iyi davranın kendinize. Mola verin. Her an tam kapasite çalışması gereken bir makine değilsiniz ki. İnsansınız. Dingin biri olun. Bilin kainattaki yerinizi. Bilin yüreğimdeki yerinizi.

Bir çiftlik haline getirin yaşamınızı, bir fabrika değil.

Yaşamınızın hamağını kurun.

Biraz da gölgede oturun.

Yelpazeleyin kendinizi.

Yaşamınızın yumuşacık bir esinti olmasına izin verin. Fırtına değil.

Gelin, Benimle geçirin hayatınızı.

Çeviren: Engin Zeyno Vural