Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#1953 Ve Makyaj Silinir Mart 28, 2006

CENNET#1953 Ve Makyaj Silinir Mart 28, 2006

Tanrı dedi ki:

Birisi bir aktörken, sahnede hangi rolü oynarsa oynasın ona mal edemezsiniz bunu. Dünyanın en kötü canisini de canlandırabilir, lakin oyun bittiğinde kostümlerinin dışında yine o sizin sevdiğiniz kişiye dönüşür ve neşe bulursunuz onda. Az önce sahnededir ve pek de haz alınmayan oldukça ağır bir rolü oynamaktadır. Az once oynadığı sadece bir bölümdür. Seçmelere katılmış ve almıştır rolü. Sonsuza dek sürmez bir rol. Sonu vardır her tercihin. Canlandırılan bir rol daimi değildir asla. Olamaz da, oyunların tümünün bir nihayeti bulunduğundan.

Silinir makyaj. Birisinin ne denli korkunç bir rolü canlandırdığının bir önemi yoktur, geçici bir roldür o. Bu bölümde caniyi oynayan bir diğerinde kahramanı canlandırabilir. Rol sabit değildir. Bir aktör oynadığı rolden ayrıdır, bağımsızdır.

Caniyi yuhalayabilir, kahramanı da alkışlayabilirsiniz ve lakin tüm bu coşku etkisini yitirecektir yavaş yavaş. Sonunda perde indiğinde, iyi ve kötü çocukların hepsi bir arada görünürler sahnede ve hepsi birden alkışlanırlar. Hepsi kendi bölümlerini oynamıştır onların, iyi de oynamışlardır ve şimdi oyun bitmiş herkes de evine dönmektedir.

Aktörlerin maaşları oynadıkları rollere bağlı değildir. Kahramanlara canilerden daha fazla ödeme yapılmaz. Rollerinin içeriği onlara yapılan ödemede kıstas teşkil etmez. Ve şimdi Biz, bu kısa dönemli tiyatro oyununu bırakarak kendilerini dünyada canlandırmakta olan insanoğlunun dünyasına göz atalım.

Yargı ve hüküm mevcut olduğundan, canilerin uzun süreli ve korkunç şekillerde cezalandırılması gerektiği düşüncesi de mevcuttur. Kötü eylemlerde bulunanlara karşı olup iyi şeyler yapanlara da tebessüm ederek bir ayrım gözetirsiniz. Ayrım yaparsınız. Arzu edersiniz bu ayrımı. Doğru gelir böylesi size. Bunun adilane olduğunu hissedersiniz. Birisinin çaldığı bir şeyle kaçışının hiç bir zaman tespit edilmemesinin ve o kişinin mahkumiyet almamasının adil olmadığını düşünürsünüz. Bu kişinin hayat sahnesinde kısa bir süre için oynadığı bu rolü ona karşı kullanırsınız.

Sevdiklerim, eğer gerçekten yargıda bulunmak zorundaysanız bunu adilane olarak yapamazsınız zaten, çünkü bilmezsiniz yeterince. Skorlar tama iblağ edilmek zorunda değildir. Çünkü skorların tama iblağ edilmesi gerektiği yönündeki yanlış düşünce nedeniyle kırgınlık, intikam, kıskançlık, kontrol etme vb. de dahil olacaktır neticeye. Ceza ve ödül mekanizmalarına takılıp kalmış olabilirsiniz ve onların arayışı içindesinizdir. Çoğu zaman kafanıza vurmaktasınızdır tokmakla. Hatta bazı zamanlar her bir dakikayı dahi yargılamakta olduğunuz söylenebilir.

Şunu göz önünde bulundurun ki hayatı yargılamak onu yaşamakla aynı şey değildir. Hayata bir paha biçmek aynı şey değildir onu yaşamakla. Yargılamak masumiyete zıttır, sevdiklerim. Ve yargılamak neşeye de zıttır. Halbuki, kendinizin yüksek, diğerinin düşük olduğu ya da bunun aksi olduğu yönünde yargılarda bulunursunuz, neşeli bir şey yoktur burada. Çok kısa bir süre için bir tatmin veya hoşnutluk hissi olabilir lakin ya neşe? Hiç değil.

Dünyadaki ahlak dışı ve kötü davranışlarına rağmen insanların paçayı kurtardıklarını söyleme noktasına gelebilirsiniz ve de iç geçirip bu kez şöyle dersiniz: “Dur bakalım, ebediyen kurtaramayacaklar paçalarını. İşkence ve cezaya çarptırılacaklar Er ya da geç görecekler günlerini. Tanrı görüyor bunları. Tanrı onlara hak ettiklerini verecek. Tanrı gerekli dikkati gösterecek onlara.”

Sevdiklerim, gerekli dikkati gösteririm onlara lakin sizin kastettiğiniz şekilde değil. Bir tarafa fırlatıp atmam onları. Sizi ettiğimden daha farklı bir şekilde buyur etmem onları. Bu hiç de hoşunuzua gitmeyebilir. Lakin Cennete geldiğiniz vakit hiç dert etmeyeceksiniz bunu. Cennet’e herkes sağ salim ve yara almadan ulaştığından, hiç dert etmeyeceksiniz bunu. Üzerinde düşünmeyeceksiniz bile. Neşe ve sevinç gani olduğunda kim dert eder ki maziyi?

Çeviren: Engin Zeyno Vural