Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#2507 İnsan Kılığına bürünmüşken

CENNET#2507 İnsan Kılığına bürünmüşken 6 Ekim 2007

Hayatta belirli rolleri oynadığınız dönemler vardır. İşadamısınızdır, öğretmen ya da öğrencisinizdir. Eşsinizdir, anne ya da babasınızdır, çocuksunuzdur. Bu roller hayatın parçalarıdır ve bir rolden diğerine geçersiniz. Aynı zamanda da rolünüz siz değilsinizdir. Rolleriniz sizin varsayılan görünümünüzdür. Ormanlık bir vadi boyunca akan bir ırmak gibisinizdir. Asıl benliğiniz tüm bunların altındaki temel unsurdur. Tamamiyle bir İnsan Varlığısınız ve bitmez tükenmez, sonsuz bir ruhsunuz. Ruhunuz sizin gerçek, somut yönünüzdür ve hayatınızı o sürdürür. Görünürdeki halinizden, herhangi bir suretinizden ya da sergilediğiniz imajdan çok daha fazlasısınız.

Rollerinizi güzelce, hakkını vererek oynayın. Tıpkı sahnedeki bir oyuncu gibi rolünüze herşeyinizi verin. Fakat aynı zamanda da sadece bir rol oynadığınızı, bir bölümü canlandırdığınızı, oynadığınız bu rolden çok daha fazlası olduğunuzu bilin. Çok yönlü bir ihtişama sahipsiniz. Gökyüzüne doğru süzülerek yükselirken aynı zaman Yeryüzünde yürümektesiniz. Aynı zamanda hem yürüyor hem uçuyorsunuz. Aynı zamanda hem uyuyor hem de uçuyorsunuz.

Sahip olduğunuz tamlığa bir göz atmak için ara sıra kendinize müsaade edin. Arada sırada, kendinizdeki sırrına erişilmez engin derinliğin bir nebze de olsa idrakına varıyorsunuz. Kim olduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz ve yüreğiniz sevgiyle şarkılar söylüyor. Bu an, bazı ipuçlarına sahip olmaya başladığınız andır.

Sevgi sınırsızdır. Limit tanımaz o. Sevgi olduğunuz için siz de sınırsızsınız. Enginsiniz. Dikkatinizi sahip olduğunuz bu enginliğe verin. Sınırlar dahilinde bile olsa, sınırsızsınız, enginsiniz.

Sonsuz bir devamlılık halisiniz. Sizin için bir sonlanma yoktur. Herşeye rağmen, kendinize rağmen Sınırsız, Sonsuz, Engin Yüceliksiniz.

Uçmayı öğrenen yavru bir kuş değilsiniz. Uçmayı zaten biliyorsunuz. Sadece bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz. Benim, olduğunuzu söylediğim herşeyden daha az bir şey olduğunuza kendinizi inandırmış olabilirsiniz. Başkalarını da buna ikna etmiş olabilirsiniz. Lakin tüm bu ikna çabalarınızın Kim Olduğunuz Gerçeğiyle hiçbir alakası yoktur. Bu Gerçeğin üstünü örtebilirsiniz. Onu kamufle edebilirsiniz. Üzerinde atış talimi yapabilirsiniz fakat onu değiştiremezsiniz.

Bir gün, suni sınırlarınızı farketmeye, keşfetmeye ve onları aşmaya cesaret edeceksiniz; sonrasında ise kendi kendinize empoze ettiğiniz bu sınırlar tamamen ortadan kalkacak. Tüm sınırlamalar sizin kendi kendinize empoze ettiğiniz şeylerdir. Onları dikkate almayın, göz ardı edin. Artık tamamen sarmalandığınız, sizi bir kapsül gibi kuşatan o altından ışığı kabul etmek durumunda olduğunuzu kabul edin. Tercihinizin görmemek yönünde olduğunu görmeye başlayın. Yaşamınızın az buçuk da olsa değişmesini arzu ederken onun değişmesinden korkuyordunuz. Karar vermekte zorlanıyordunuz.

Ya gerçekten Dünyaya insan kılığında gönderilmiş bir melekseniz eğer? Bunu kabul etseydiniz ne olurdu? Ne değişirdi? Elbetteki daha farklı gözlerle bakıyor olursunuz. Bakmaya alıştığınız, görmeye alıştığınız tüm o maddeselliğin ötesini görürdünüz. Olanakların gerçekliğini görürdünüz. Kanatlanıp yerden yükselirdiniz. Ayaklarınız bu Gerçekliğe daha sağlam basardı. Işığın içinde sapasağlam dururdunuz. Kendinizi ve diğer herkesi sarıp sarmalayan ışığı görürdünüz.

Uyuyorken gördüğünüz rüyaları hatırlayabilirsiniz de hatırlayamazsınız da. Hatırlasanız da hatırlamasanız da uyurken rüya görüyorsunuz. Dahası uyku halinin ötesine geçiyor ve dünyaya parlak bir ışık yayıyorsunuz. Dünyayı şifalandırıyorsunuz. Şifa veren şeyin sevgi olduğunu biliyoruz, dolayısıyla uykunuz sırasında muazzam bir sevgi ışığı yayıyorsunuz ve muhteşem bir parlaklık saçıyor o. Dünyayı zaten aydınlatıyor ve gerçekte nelere muktedir olduğunu ona gösteriyorsunuz. Bunu öğrenme sırası artık sizdedir.

Çeviren: Engin Zeyno Vural :wub: