Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#2506 Güzel Ruh

CENNET#2506 Güzel Ruh 5 Ekim 2007

Dünya üzerinde son derece itibarlı bir konuk olduğunuzu, Benim tarafımdan tasdik gördüğünüzü kabul ettiğinizde kendi hakkınızda daha olumlu ve nazik konuşmaz mıydınız? Her şeyin hayrına olacak şekilde konuşmaz mıydınız? Kendiniz dahil hiçkimseyi mahrum kılar mıydınız? Benim hilkatıma itibar edin. Hürmet edin, zira buna kendiniz ve dünyada varolmuş olan her şey dahildir. Yaradılışın ve Tüm Yaradılmışların hakkında olumlu konuşun, onların hayrına ifadeler sarfedin. Sizi Tanrı yarattı. Sizi Ben yarattım, bir kum torbası olarak değil, Kendimi teslimiyetim olarak yarattım sizi. Kendinizi sınırlamamanızı istiyorum sizden. Beni temsil eden, Bana suret teşkil eden biri olarak kendinizi tasdik etmenizi istiyorum sizden. Sizi kendi benliğinde himaye eden yeni bir dünyanın müjdesi yayılmaktadır her tarafa.

Eğer bir işveren olsaydınız ve bir çalışanınızı müşterinize yardım etmek üzere görevlendirseydiniz, çalışanınız hakkında olumlu bir intiba yaratır, onu överdiniz. Müşterinize şöyle derdiniz: “Size çok değerli bir çalışanımı gönderiyorum. Kendisi size her konuda yardımcı olacaktır. Yüksek bir Varlıktır o. Size göndermek üzere seçtiğim bu kişiden çok memnun kalacaksınız.”

Dolayısıyla kendinizle konuşurken, kendiniz hakkında konuşurken Benim en önemli çalışanım olduğunuzu kendinize hatırlatın. Kendinize yönelik intibanızı gölgeleyecek hiçbir şey söylemeyin artık. Şöyle şeyler söylemeyin: “Tembelim ben, yorgunum, kendimi iyi hissetmiyorum. Bıkkınım. Şişmanım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Başa çıkamayacak kadar çok derdim var. Kimse beni anlamıyor. Ben kimseyi anlamıyorum. Dünya işe yaramaz bir yer ve ben de öyleyim.”

Bu şekilde söylenip durmanızı kim dinlemek ister ki? Kendi kendinizle içinizden konuşurken bile böyle şeyler söylemeyin. Kendinizi tarif ediyorsunuz. Özünüzden bahsediyorsunuz. Kendi Hakikatinizden söz edin.

Kendi hakkınızda kötü şeyler düşünüp bunları dile getirmeyin artık. Kendinizi anlatan bir yazıyla birlikte gazeteye bir fotoğrafınızı koyduğunuzu düşünün. Tam sayfa bir ilan oluşturuyorsunuz. Çok güzel bir fotoraf seçin, harikulade bir yazı yazın. Kendi reklamınızı yapıyorsunuz. Bahsettiğiniz kişinin Benim bir ferdim olduğunu unutmayın.

Dünyaya karşı yüksekten atıp böbürlenmenizi söylemiyorum. Nazikçe konuşmanızı istiyorum sizden. Benim Huzurumdasınız aziz çocuklarım. Düşünürken ya da konuşurken Bana hitap ediyorsunuz, Benimle konuşuyorsunuz. Sizi yarattığım için birazcık şükran duyun Bana. Kendinize biraz değer verin. Çocuklarımla olumlu konuşun, onlara iyi şeyler söyleyin. Önemsenmeyecek küçük bir değer değilsiniz. Değersiz değilsiniz. Benim adıma büyük işler yapmak üzere gönderdiğim güzel ruhlarsınız. Tanrının ulağısınız. Benim gönderdiğim bu ulağı yüceltin. Bezgin konuşmalarla hiçkimseyi usandırmayın, özellikle de bunu kendinize yapmayın. Benim tüm ulaklarımın ayaklarına kırmızı halı serin ve üzerinde yürüyün. Muazzam bir habercisiniz. Bunu idrak etmek üzere kendinize izin verin.

Hayatın içinde öncüsünüz, habercisiniz. Bir magazin reklamı için parlak renkleri ayıran matbaa görevlisi gibisiniz. Burada hangi renklerin işe yarayacağını, hangi renklerin yakışacağını kendinize sorun; zira bunlar seçtiğiniz renkler olacaktır.

Kendinizle konuşurken, ya da kendiniz hakkında konuşurken canlı renkleri seçin. Mat grileri kullanmayın artık. Önünüzdekilere ya da ardınızdan gelenlere sadece parlak, canlı renkler tesir edecektir. Kalabalık bir halaya öncülük ediyorsunuz aziz çocuklarım. Diğerlerinin gideceği istikameti belirliyorsunuz. Dünyayı yaratıyorsunuz. Onun niteliğini belirliyorsunuz. Müziği siz yapıyorsunuz. Yaptığınız müzik tüm dünyayı saracaktır. Yaydığınız melodiyi dikkate alın. Onu hoş ve cazip kılın.

Çeviren: Engin Zeyno Vural