Please read the Guidelines that have been chosen to keep this forum soaring high!

CENNET#2499 Tek Bir İhtişam

CENNET#2499 Tek Bir İhtişam 28 Eylül 2007

Önümde oturmanız, annelerinin vereceği lezzetli lokmaların beklentisiyle gagalarını açan yavru kuşların yaptığı gibi Bana doğru bakmanız ne kadar da hoş bir şeydir.

Bakışlarınız Bana doğru uzanır ve kalbinizi Bana sunarsınız. “İçeri gel”, der yüreğiniz ve gözleriniz bu duyguyu yansıtır. Elbetteki Benim bir davete ihtiyacım yoktur. Zaten yüreğinizde mukim olduğum için bir davete ihtiyacım yoktur. Buradayım işte, yüreğinizi sevgiyle dolduruyorum ve siz de “İçeri gel” diyorsunuz Bana. Dopdolu yüreğinizle konuşuyorsunuz aziz çocuklarım.

Bir davet verdiğinizde ve herkes hazırladığınız masada otururken, “Lütfen benim davetime iştirak edin” demezsiniz.

Bunun yerine şöyle söylersiniz: “Evime geldiğiniz için teşekkür ederim. Burada olduğunuz için çok mutluyum.”

Ve Ben de bir Konuk olarak diyorum ki: “Burada olmaktan çok mutluyum.”

Masanızda oturan bir Konuk olarak bile, hernasılsa Evsahibiyim de aslında. Kendi Kendimi ağırlıyor olmamın mantığı buradadır. Kendimle konuşmaktayım Ben. Oyunun tüm bölümlerini Ben oynuyormuşum gibi de görünebilir bu. Oynanan pek çok farklı rol varmış gibi yapıyorum Ben. Sizse biribiriyle ilgisi olmayan, farklı bölümlerin varlığına inanır görünüyorsunuz. Farklı bölümleri daha kolay farkediyor ve Bütünlüğü pek göremiyorsunuz. Her şeyi sessizce görüyorum Ben, hepsini, hepinizi.

Burada, yüreğinizde otururken dikkatinizi çekmek için ne yapmam gerekiyor? Herhalde şunu söylemeye devam etmem icabediyor: “Buradayım Ben. Burası Beni bulacağınız yerdir. Tam buradayım, her zaman sizin içinizdeyim.” Kalbinizin çeperlerini yumruklamıyorum. Benim tarzım değildir bu. Bazen yeri sarstığımı düşünüyorsunuz; fakat aşırı tepkilerinizle gemiyi sallayan sizlersiniz. Ben her zaman sessizce kalbinizde oturuyorum. Orada meditasyon yapıyorum. Meditasyon sevgidir. Etrafa sevgi yayıyorum. Bundan kaçınmak mümkün değildir. Gerçekten Beni işitmek zorundasınız. Daha fazla bunun inkarında olmazsınız artık. Doğrusu, böyle yaparak çok zaman geçirdiniz.

Elbetteki bir şeyleri özetlemeye çalışmıyorum; Kendimi sizin konuştuğunuz şekilde ifade ediyorum.

Farkındalığınız, göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre için Benden uzaktadır. Gözlerinizi kırpıştırmayı bırakın ki her zaman mevcut olanı göresiniz.

Bir ıssızlık hali mevcut değildir aziz çocuklarım. Ve ıssızlığın içinde Bana yönelik bir çağrı da yoktur. Eğer böyle olduğunu düşünüyorsanız bu, oynamak için sizin seçtiğiniz bir oyundur. Durağan olanım Ben, sessiz ve sakin olanım; buna karşın Benim peşimden gelebilirsiniz ya da hayrete şayan bir şekilde Benden uzaklaşmaya teşebbüs edebilirsiniz.

Hiçbir tereddütüm yoktur Benim. Sapasağlam ve emin bir şekilde sizin içinizdeyim. Dalları en uzak yıldızlara erişen, diğer tüm ağaçları sarmalayıp kucaklayan Sevgi ağacım yüreğinizde büyümektedir. Tüm yüreklerden yükselen tatlı bir çardaktır o ve tüm dünyanın üzerini kaplar. Herkes ona tırmanabilir. Herkes dallarına salıncaklar kurabilir. Bu sevgi çardağı salkım söğütler gibidir. Taptaze ılık rüzgarlar eser ona doğru. Aziz çocuklarım, Bizim bağlılığımız, biribirine öylesine sarılmış, susturulmamış ancak asude kılınmış, pamuk lifinin yüreği gibi şefkatle, yumuşacık ve harikulade bir şekilde çarpan sevgiyle örülmüştür – Bizim bütünleşmiş Tek bir yürek atışımızdır bu.

Sadece bunu düşünün; yüreklerimizin Tek Bir yürek olarak çarptığını, Bizim muhteşem ve harikulade yüreğimizin Birliğin yüreği olduğunu, tüm dünyayı kucaklayarak dünyayı yine dünyanın kendisiyle tanıştırdığını düşünün. Yüreğim sizin yüreğinizde mukimdir ve sizinki de Benim yüreğimin içinde çarpar, böyle olmasına rağmen çarpan iki farklı yürek yoktur, Tek, Bir yürek vardır. Sizinki midir o, yoksa Benimki midir. Ya da sevginin bütün halindeki Tek Bir İhtişamı mıdır?

Çeviren: Engin Zeyno Vural